Migren ve Botulinum Toksini

Migren ve Modern Tedavisi

Migren nedir?

Duyularımız beyne çeşitli uyarılar gönderirler. Bu uyarılar sinirlerimizde elektrik akımına dönüşür ve çeşitli sinir bağlantılarından geçerek beyne ulaşırlar. Bu sinyalleri alan beyin gerekli hedeflere yanıt niteliğinde sinyaller gönderir. Çeşitli nedenlerle bu sistemde bir bozukluk olursa baş-boyun bölgesindeki (trigeminocervical) ağrı sistemi belli aralıklar ile uygunsuz olarak uyarılır ve migren baş ağrısı denilen hastalık ortaya çıkar. Diğer bir deyişle migren belli aralıklar ile ortaya çıkan, bir süre devam ettikten sonra sona eren ve bazan dayanılmaz şiddete ulaşan baş ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır.

Migreni tetikleyen uyarı ve durumlar

  • Stres
  • Aşırı gürültü
  • Keskin kokular
  • Kadınlarda hormonal değişiklikler
  • Aşırı derecede fazla veya çok az uyku uyumak
  • Hava koşullarındaki ani değişiklikler
  • Kuvvetli veya yanıp sönen (titreşen) ışık

Bazı besinlerin de migreni tetiklediği gözlenmiştir

  • Alkol
  • Turşu
  • Fermente gıdalar
  • Bazı meyve ve yemişler
  • Çukulata
  • İşlenmiş et
  • Olgunlaştırılmış peynirler

Migren riski yüksek olan kişiler

  • Kadınlar
  • Ailede migren hikayesi olan kişiler
  • Çeşitli hastalığı olanlar: Depresyon, epilepsi (sara), bipolar bozukluk, uyku düzensizliği.

Bulgular (Sempotomlar)

Migrenin dört evresi vardır:

  1. Hazırlık (prodrome)
  2. Başlangıç belirtileri (aura)
  3. Belirtilerin tam olarak ortaya çıkması (semptomatik dönem)
  4. Ağrı sonrası (postdrome)

Hazırlık (prodrome) dönemi : Ağrıdan 24 saat kadar önce başlar. Aşırı esneme, ruhsal durumda açıklanamayan değişiklik, aş erme, aşırı idrara çıkma gibi durumlar görülebilir.

Başlangıç belirtileri (aura) dönemi: Ağrıdan hemen önce veya ağrı ile birlikte başlayabilir ve ağrı süresince devam edebilir. Kaslarda zayıflık, birisi dokunuyor veya sıkıştırıyormuş hissi, görme bozuklukları (zigzag çizgiler, ışık parlamaları) oluşabilir.

Belirtili (semptomatik) dönem: Önce hafif olarak başlayan ve giderek şiddetlenen ağrı görülür. Genellikle baş boyun bölgesinin tek tarafında olur. Ağrı gidip gelen atımlar şeklindedir. Beraberinde bulantı ve kusma, ışık koku ve sese aşırı duyarlılık görülür. Öksürme, hapşırma ve hareket etme ile ağrı daha da şiddetlenir.

Ağrı sonrası (postdrome) dönem: Hasta kendini zayıf, bitkin ve kafası karışmış hisseder. Bu durum bir güne yakın sürebilir.

Tanı konulması

Teşhiste hastanın şikayetleri çok önemlidir. Kesin tanı koyduracak bir yöntem yoktur. Ancak benzer belirtileri veren başka hastalıkları ekarte etmek için nörolojik muayene, MR (manyetik rezonans) veya BT (bilgisayarlı tomografi) dahil çeşitli testler yapılmalıdır. Şunu tekrar hatırlatmakta yarar vardır: Migren tanısını koyduracak özel bir laboratuar veya görüntüleme testi yoktur.

Tedavi

Migrenin kesin tedavisi yoktur. Şunlar yapılabilir:

  • İlaçlar: Çok çeşitli ilaçlar kısmen yarar sağlayabilir. Ancak uzun süre kullanıldıklarında etkileri azalır. 
  • Rahatlatıcı işlemler: Sessiz ve karanlık bir odada gözler kapalı olarak dinlenmek, bol sıvı almak ve ağrıyan bölgelere soğuk tatbik etmek
  • Cerrahi tedavi
  • Botulinum toksini tedavisi

Plastik Cerrahide Migren Tedavisi

Cerrahi tedavi: Son yıllarda baş boyun bölgesinde ağrının görüldüğü bölgenin sinirleri gevşetilerek ağrıların azaldığı veya kaybolduğu gözlenmiştir.

Butulinum toksini tedavisi: Yaklaşık 20 yıldan beri kullanılmaktadır. Ortaya çıkışı hastaların gözlemleri ile olmuştur. Herkes gibi migren hastaları da yüz, boyun, saçlı deri gibi bölgelere çeşitli amaçlar ile botulinum toksini yaptırmaktadırlar. Bazı migren hastaları botulinum yaptırdıktan sonra uzun süre yeni bir atak geçirmediklerini farkettiler. Hatta hafif ağrılarda oluşmuş ağrının da geçtiğini gözlemlediler. Bu bulgular ağrıyı yapan sinir uçlarının botulinum toksini ile çalışmaz hale getirilmesinin ağrıya iyi geldiğini düşündürdü. Günümüzde bu tedavi geniş olarak kullanılmaktadır. Genellikle ağrının olduğu bölgede bir adale bulunur. Bu adalelerin veya sinirinin botulinum toksini ile felç edilmesi bazı hastalarda belirgin yarar sağlamaktadır. Ancak botulinum toksini etkisi geçici olduğundan tedavinin belli aralıklar ile tekrarlanması gerekmektedir.

Prof. Dr. Ege Özgentaş migren baş ağrılarında ve boyun, sırt gibi bölgelerdeki ağrılarda uygun hastalarda botulinum toksini kullanmaktadır. Ağrının olduğu bölgedeki kaslar veya sinirleri botulinum enjeksiyonları ile çalışamaz hale getirilir. Ancak bunun için ağrı olan bölgelerin anatomisinin iyi bilinmesi ve enjeksiyonların doğru bölgelere yapılması gereklidir.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Kadınlar Ayaklarını Yılbaşı Partisine Hazırlıyor

Noel Öncesi Ayak Estetiği

Christmas batı kültüründe oldukça önemli bir gündür. Hazırlıkları haftalarca öncesinden başlar ve görkemli kutlamalar yılbaşı olarak da devam eder.

Christmas ve yeni yıl partilerine herkes dikkat çeken kıyafetler ile katılmaya özen gösterirler. Özellikle kadınlar bacaklarını daha çekici göstermek için yüksek topuklu ayakkabıları tercih ederler. Ancak yüksek topuklar ile bütün gece çılgınca dansetmenin bedelini ayakkabılarını çıkardıkları zaman öderler: Terlemiş, şişmiş ve ağrılı ayaklar. Hatta bu durum bazı kadınlarda dansları ve partiyi erken bitirmeye bile yol açabilir.

Noel’e özgü ayak estetiği

Özellikle Avrupa ve Amerika’da bazı kadınlar yüksek topuklu ayakkabıların yol açtığı rahatsızlıkları azaltmak için Noel öncesi ayaklarına estetik yaptırmaktadırlar.

Yüksek topuklar ile uzun süre ayakta kalma ve dansetmenin en belirgin sıkıntısı ayaklardaki terlemedir. Bu hem kötü kokuya hem de deride sürtünme yaralarına yol açar. Ayakların şişmesi de ayakkabının sıkmasına yol açarak rahatsızlık verir.

Botulinum toksini

Botulinum toksini ayak terlemesini azaltır. Toksin ayağın çok terleyen bölgelerinde deri altına enjekte edilir. Batırılan iğnelerin ağrı vermemesi için enjeksiyon öncesi ayak derisine uyuşturucu (anestetik) krem sürülerek beklenir ve böylece iğnelerin ağrısız yapılabilmesi sağlanır. Botulinum toksini terleme giderici etkisini 3 ile 7 gün arasında gösterir ve bu etki en az 3-4 ay devam eder. Bu nedenle Noel partisinden  en az bir hafta önce yapılması önerilir.

Dolgu

Yüksek topukların ikinci bilinen rahatsızlığı ise ayak parmakları ile ayağın birleştiği bölgede görünür. Burası topuklu ayakkabının yere en güçlü bastığı yerdir. Uzun süre hareketli olunduğunda buradaki derin yapılar ayağın diğer bölgelerine göre çok daha fazla basınç altında kaldığında tahriş olarak ağrının ortaya çıkmasına yol açarlar. Bu ağrının azaltılması için en fazla basınç alan bölgelerde deri altına dolgu yapmak ikinci bir yastıkçık oluşmasını sağlar ve baskı hissi ve tahrişi azaltabilir.  Dolgu hazır satılan hiyalüronik asit enjeksiyonları ile yapılabildiği gibi

, kişinin kendi yağ dokusu enjekte edilerek de yapılabilir. Dolgu etkisini yapıldığı andan itibaren göstermeye başlar. Ancak yürürken rahatsızlık vermemesi için en az 2 gün önceden yapılmalıdır. Özellikle ileri yaştaki kadınların ayaklarındaki yastıkçıklar zaman içinde inceldiğinden dolgu çok daha rahatlatıcı olur.

Genellikle dolgu ile botox ayaklara ayni anda yapılır ve daha önce de belirtildiği gibi partiden bir hafta önce yapılması önerilir.

Çağımızda kadınların istekleri estetik ve plastik cerrahinin çalışma alanlarını önemli ölçüde genişletmiştir. Bundan 20 yıl önce bahsedildiğinde gülünç olarak değerlendirilebilecek işlemler günümüzde doğal hale gelmektedir. İleride bunun hiç tahmin edemiyedeğimiz örneklerini görmeye devam edeceğiz.

Dolgu maddelerinin kalıcılığı uzatılabilir mi?

Vücuda yabancı olmayan maddelerden hazırlanan ticari dolgular yüz estetiğinde önemli bir ufuk açmıştır. Ancak bir süre sonra tamamen yok olmalarının önüne geçilememektedir. Ayrıca nadir de olsa arasıra istenmeyen etkilerinin de olması sakınca yaratabilmektedir.

Bazı  estetik cerrahların hastalarına dolgunun etki süresini uzatacak bazı maddeler bildiklerini ve bunları da dolgu ile birlikte yapmayı önerdikleri bilinmektedir. Genel olarak ne oldukları açınlanmayan bu “gizli” yardımcı maddeler neler olabilir?

Dolgunun etkisini uzattığı iddia edilen maddelerin başında botulinum toksini gelmektedir. Deneyimli cerrahların gözlemleri bunun doğru olmadığını göstermiştir. Ayrıca hem botox hem de dolgu maddeleri (hiyaluronik asid ve laktic asid) ile yapılan bilimsel çalışmalarda böyle bir bulguya rastlanmamaktadır.

Botulinum toksini yalnızca kasları hareketsizleştirerek etki eder. Dolgu maddelerinin etkisinin kaybolmasının mekanizması tamamen farklıdır. Zamanla yok olan dolgular hiyaluronik asid ve laktik asid gibi vücut tarafından bilinen maddelerden üretilir. Zararsız olmalarının en önemli nedeni budur. Ama bir süre sonra kişinin vücudu bu maddenin içeride değil de farklı bir yerde yapıldığını anlamakta ve sonunda onu ufak ufak parçalara ayırıp tamamen eriterek yok etmektedir. Bu mekanizma dolgunun hareketli veya hareketsiz bir gölgede olmasına bakmaksızın çalışmaktadır. Örnek verecek olursak yanak bölgesinde kemiğin hemen üstü hareketli bir bölge değildir. Ancak buraya yapılan dolgular da zamanla erimektedir.

Adı verilmeden kullanıldığı iddia edilen diğer madde veya ilaçların da dolgunun yok edilmesine herhangi bir etkisinin olmadığı çok büyük bir olasılıktır.

Öyleyse bazı estetik uzmanları neden böyle bir yola başvuruyorlar? Bunun en önemli nedeni başkalarına göre ayrıcalıkları olduğu izlenimi vermek istemeleridir. İkinci neden ise bir yerine iki farklı işlem yaptıklarını öne sürerek daha fazla maddi kazanç sağlama arzularıdır.

İyi yetişmiş bir estetik cerrah dolgu ile çok iyi sonuçlar alabilir ve bunu belli aralıklar ile tekrarlayarak hastasını yıllarca memnun edebilir. Ama dolguların geçici olması hem hekim hem de hastalarda ister istemez bir rahatsızlık yaratmaktadır. Günümüzde kalıcı dolgu olarak kişinin kendi yağının kullanılması giderek kabul gören bir uygulama olmaktadır. Tek sakıncası bu işlemin dolgu gibi muayenehanede değil bir ameliyathanede yapılıyor olmasıdır. Bu da bir masraf yaratmaktadır. Ancak uzun dönemde düşünüldüğünde yağ enjeksiyonu ile alınan sonuçlar kalıcı olduğundan dolgu maddelerinden daha ucuza gelmektedir.

Prof. Dr. Ege Özgentaş hastalarında dolgu maddesi olarak yalnız kişinin kendi yağını kullanmaktadır ve insan vücudunda zaruri olmadığı sürece yabancı maddelerin kullanılmaması görüşündedir.

Botoks bir tıbbi işlem midir?

Botulinum toksini uygulamaları giderek artmaya devam ediyor. Bu uygulamayı tıp doktorları kadar tıp doktoru olmayan yardımcı sağlık personeli hatta sağlık personeli olmayanlar da yapıyor.

Geçenlerde magazin televizyonlarından birinde kuaförler arasında bir yarışma programı gösteriliyordu. Bir kuaför saçını şekillendirdiği müşterisinin saçlarını tarif ederken “saçlar biraz canlılığını kaybetmiş, botox uygulayarak saçları canlandıracağım” ifadesini kullandı. Tesadüfen tanık olduğum bu ifade beni hayrete düşürdü. Bir kuaför botox’u saçlarda nasıl ve ne amaçla kullanabilir di? Bildiğim kadarı ile botulinum toksininin saçları kuvvetlendirici bir etkisi gösterilmemişti. Ama bu ifade şunu açıkça belirtiyordu: Botox bir ilaç veya tibbi madde değil, yüz güzelleştirme kremi veya saç şampuanı gibi herkesin kullanabileceği sıradan bir madde olarak algılanıyordu.

Ayni algının hastalarda da olduğunu farketmekteyim. Özellikle kadınlar saçlarına şekil verdirir gibi yüzlerine botox yapılmasını istemektedirler. Bunu en somut olarak bana botox isteği ile başvuran bir hastada gözlemledim. Hasta daha önce değişik kişilere birçok kez botox yaptırmış. Bu kez de tesadüfen bana başvurmuş. İlk kez gördüğüm ve sağlık durumu konusunda hiçbir bilgim olmadığı için bütün hastalarımıza rutin olarak sorduğumuz sağlık sorularını (guatr, astım, tansiyon, şeker, kalp hastalığı var mı, sigara alkol kullanıyor mu? vs.) sormaya başladım. Birden asabileşen hasta “sanki ben size ameliyat olmaya geldim, alt tarafı bir botox yaptıracağım” diyerek ayağa kalktı ve odamı terkederek gitti.

Hasta haklı mı, değil mi ? bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey var. Bir hekim ve bir cerrah olarak bana başvuran her kişi tıbben bir hastadır ve benim yaptığım her işlem (estetik amaçlı olsun veya olmasın) bir tıbbi tedavidir. Bizler (en azından ben Prof. Dr. Ege Özgentaş) asla gelen bir hastaya adını bile sormadan botox istiyor diye botox yapmamalıyız. Botox bir tıbbi işlemdir ve hekimler tarafından yapılmalıdır.

Botulinum toksini uygulaması tehlikeli ve zararlı etkileri olan bir işlem midir? Hayır. Doğru ellerde yapıldığı zaman botox son derece güvenli bir işlemdir. Ancak kasları felç ederek etki eder. Göz kapakları civarında nadir olarak üst gözkapağı düşmesine (pitoz yani üst gözkapağının düşmesi ve tam açılamaması) neden olabilir. Bu durum geçici de olsa istenmiyen bir durumdur. Boyundaki çizgilerin düzeltilmesi için de botulinum toksini kullanılmaktadır. Yanlış yere verildiğinde yutkunmada veya soluk almada sorunlar yaratabilir ki bu geçici de olsa ciddi bir durumdur.

Bazı hekimler botulinum tolsinini kafa derisinde de kullanmaktadırlar. Ama burada amaç yukarıda bahsettiğim yarışmacı kuaförümüzdeki gibi saçları güçlendirmek değil saçlı derideki terlemeyi azaltmaktır. Bazı hanımlar daha az terliyerek saçlarının daha uzun süre bakımlı kalmasını arzuladıkları için bunu istemektedirler. Herhalde bu hanımların kuaförlerine yaptıkları masraf botox tan daha pahalı olduğu için bu yola başvurmaktadırlar.

İşin magazin tarafını bir yana bırakırsak botox tıbbi bir işlemdir. Her yeni hastada yeni bir şişe açılmalı ve kullanılan botulinum toksininin markası ve son kullanma tarihi kişiye gösterilmelidir (Türkiye’de iki ayrı yasal botulinum toksini markası satılmaktadır). En iyisi tamamı kullanıldıktan sonra ambalaj ve flakonun hastaya verilmesidir. Hekim her hastasına kayıt açmalı ve hangi tarihte hangi bölgeye kaç ünite botox yaptığını titiz olarak kaydetmelidir. Hastalar da bundan rahatsızlık duymak yerine mutlu olmalı ve kendilerini daha güvende hissetmelidirler.

Bıçaksız estetik

Estetik cerrahiye olan ilgi bütün dünyada giderek artıyor. Ancak bu artış göğüs büyütme, karın germe gibi bilinen estetik ameliyatlarda değil daha çok ameliyatsız estetik işlemlerde olmakta.

Günümüz toplumunda çalışan kesim işini ve kazancını sürdürebilmek için durmak bilmeyen bir çaba harcamak zorundadır. Güzel ve dinamik görünmek de iş hayatının önemli şartlarından biridir. Zaman insanların görüntüsünü önlenemez bir biçimde değiştirmektedir. Pek çok insan rakipleri ile baş edebilmek için zamanın oluşturduğu değişiklikleri gidermek veya azaltmak arayışı içindedir. Yaşlanma kaçınılmaz olsa da ihtiyar görüntüden kurtulmak günümüzün estetik işlemleri ile mümkündür.

Çalışan kesimin estetik arayışındaki en önemli engel estetik ameliyatların belli bir iyileşme süresinin olması ve bu süre içinde işe devam edememe zorunluluğu idi. Özellikle botox ve sentetik dolgu maddeleri çalışan kesimde “öğlen yemeği molası ameliyatları” veya “yemek molası güzelliği” gibi kavramları ortaya çıkarmıştır. İnsanlar fazla para harcamadan ve etrafa belli etmeden günlük iş akışını aksatmayacak şekilde yapılan estetik girişimlere çok sıcak bakmaktadırlar.

Çene altı yağ fazlalıkları bizim toplumumuzda gıdı batı toplumunda ise çift çene (double chin) olarak adlandırılır. Tedavisinde buradaki yağların liposuction ile alınması en sık başvurulan yöntemdir. Ancak bu yöntem lokal anestezi ile (uyutmadan) yapılsa bile bir ameliyathane gerektirmektedir ve ameliyat sonrası morlukların kaybolması bir iki hafta gibi bir zaman alır. Oysa bu bölgeye yağları eriten bir madde enjektör ile verilse ve yağlar kendiliğinden herhangi bir görüntü bozukluğu yapmadan kaybolsa ne kadar iyi olurdu. Yağların enjekte edilen bazı maddeler ile eritilmesi fikri eskidir ve bu konudaki çalışmalar tüm hızı ile devam etmektedir. Lipoliz (lipolisis) denilen bu olay vücudumuzda sürekli olarak yaşanmaktadır. Gıda ile aldığımız yağlar safra içinde bulunan bazı maddeler ile parçalanmakta ve bağırsaktan emilebilir hale gelmektedir. Bu erimeyi sağlayan deoksikolik asid (deoxycholic acid) vücuttaki yağları ameliyatsız eritmek için kullanılmış ancak istenilen başarı elde edilememiştir. Yakın zamanlarda üretilen ATX-101 maddesi bu konuda bir ilerleme sağlamıştır. Laboratuarda saf olarak üretilen deoksikolik asit  kullanılarak geliştirilen bu ilaç çene altı yağların eritilmesinde denenmekte ve iyi sonuçlar alınmaktadır. Araştırmalar bu yönde olumlu olarak devam ederse ATX-101 maddesinin bir yıldan daha kısa süre içinde piyasaya sürülmesi ve çene altı yağların eritilmesi için kullanılması beklenmektedir.

Bıçaksız estetik veya batılıların işgalci olmayan (non invasive) estetik dedikleri bu yöntemin çok tutması ve yaygınlaşması tesadüf değildir. Eskiden yalnız biz estetik cerrahların yapabildiği masraflı ve derinlemesine cerrahi bilgi isteyen ameliyatların yerini bir enjektör ile muayenehanede verilebilen maddeler veya bir aletten çıkan ışınlar almıştır. Laser ve diğer ışın kaynaklı cihazlar giderek ucuzlamakta ve kullanımları kolaylaşmaktadır. Bu cihazların çoğu herhangi bir odada hastaya hiçbir uyuşturucu vermeden uygulanabilmekte ve seans sonunda hasta görüntüsünde bozulma olmaksızın günlük içine dönebilmektedir. Bu tip işlemlerin kısa sürede yapılabilmesi çalışanların yemek saatinde ortadan kaybolup yüzüne laser veya botox yaptırdıktan sonra kimseye farkettirmeden işlerine geri dönmelerine olanak sağlamıştır. Yemek molası estetiği bu durumu mizahi olarak anlatan bir deyiştir.

Bıçaksız estetik daha önce hayal bile edemiyeceğimiz girişimlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır:

  • Terleme nedeni ile saç stillerinin bozulmasından rahatsız olanlar saç içine botox yaptırmaktadırlar.
  • Poker oynarken yüz ifadelerinin anlaşılmamasını isteyenler yüzlerini botox ile ifadesiz hale getirmektedirler. Espri anlayışı yüksek olanlar bu işleme Pokertox (poker ve botox’un birleştirilmiş hali) adını vermişlerdir.
  • Baldırları adeleli ve kalın olan kadınlar uzun çizmeler giyebilmek için baldır kaslarına botox yaptırarak inceltmektedirler.

Eğer duymadı iseniz son zamanlarda erkeklerin başvurduğu bir estetik hayretten ağzınızı açık bırakabilir: Torba ütüleme estetiği. Scrotum denilen ve erkeklerin yumurtalarını taşıyan torbanın kıllı ve buruşuk bir derisi vardır. Tüy dökücü ve deri sıkılaştırıcı laserler ile bu bölgeyi gergin ve parlak derili bir hale getirmeyi vaad eden güzellik merkezleri mevcuttur ve hatırı sayılır paralar vererek bu işi yaptıran erkek müşterilerin varlığından bahsedilmektedir.

Bilimsel çalışmalar ve teknolojik cihazlar geliştikçe insanların gelecekte estetik için neler isteyebileceklerini tahmin etmek çok zorlaşmıştır ve muhtemelen bu isteklerin herhangi bir sınırı olmayacaktır. Ancak bunun getirdiği bir tehlikeden de haberdar olmalıyız. Ameliyatsız estetiğin popüler olması bu konuda harcanan paranın dikkat çeken seviyelere yükselmesine yol açmıştır. Paranın olduğu her yerde iş adamları devreye girer. İştah kabartan estetik pazarı uzman hatta hekim bile olmayan pek çok kişinin bu işleri yapmak için kolları sıvamasına yol açmıştır. Ülkemizde ve dünyada saç ekimi yapan iktisat mezunlarının, botox yapan kuaförlerin, liposuction yapılan spa’ların varlığı bilinmektedir. Hükümetler bunlar ile mücadele için kanunlar çıkartsalar da her zaman açıklar bulunmaktadır. Bazı estetik merkezlerinde diplomalı bir hekim sorumlu gösterilmekte ancak birçok işlem aslında yetkisiz kişilerce yapılabilmektedir.

Bıçaksız estetik giderek yaygınlaşsa bile bu girişimlerin de bir riskinin olabileceği daima hatırda tutulmalıdır. Sizlere önerimiz basit olduğunu düşünseniz bile her türlü estetik işleminizi diplomalı bir plastik cerrahi uzmanına yaptırmanızdır.

//

Sen neymişşin be botoks?

Hanımların daha güzel görünme isteklerini karşılamak için geliştirilen yaratıcı çözümler bazan bizleri bile şaşırtabiliyor.

Amerikada bir hekim baldırları (baldır diz ile ayak bileği arasındaki kısma verilen isimdir) kalın olduğu için istediği stilde çizme giyemiyen kadınların sorununa bir çözüm bulmuş. Her iki baldır kaslarına botoks yaparak bunların incelmelerini sağlıyormuş. Bu sayede istediği çizmeyi giyebilen kadınlar çok mutlu oluyorlarmış. Botoksun adeleleri felç edici etkisi vardır ve çalışmayan adele küçülür. Ancak bacak adeleleri yürümemiz için gereklidir ve yapılabilecek bir hata aylarca yürüme bozukluğu ile sonlanabilir.

İkinci haber ise yine Amerikalı hekimlere ait. Terleme ve yağlanma nedeni ile kadınların saç stillerinin bozulmasını önlemek için kafa derisi içine botoks yapan güzellik merkezleri varmış. Botoks ter bezlerinin salgısını azaltır. Bu nedenle terleme sorunlarının tedavisinde kullanılır. Koltuk altı, el ve ayak terlemelerinde sık olarak kullanılan botoksun baş terlemesinde de kullanılması pek sık rastlanan bir şey değildir. Demek ki bazı hanımların saç stiline harcadıkları para botox masrafından daha fazla oluyor ki bu işlemi tercih ediyorlar.

İlgili konular:


//

Terleme Sorunları ve Tedavileri

Aşırı Terleme Sorunu

Terleme ve bunu sağlayan yapılar

Terleme vücudumuzun ısı ayarlamasını yapan önemli ve hayati bir fonksiyonudur. Ter bezleri deri altında bulunur ve dışarıya salgıladıkları sıvıya ter denir.

Kabaca iki tür ter bezi vardır.

  • Kokusuz ve berrak sıvı (ter) salgılayan ter bezleri: Tıp dilinde bunlara ekrin (eccrine) bezler denilir. Aşırı terleme bozukluklarından bu bezler sorumludur. Koltuk altı, el içi, ayak altı ve yüz bölgesinde sayıları daha fazladır.
  • Koyu kıvamlı sıvı salgılayan ter bezleri. Bunlara apokrin (apocrine) bezler denilir. Koltuk altı ve kasık bölgesinde yoğun olarak bulunurlar. Vücut kokusu bu bezlerin salgısında çoğalan bakterilerin oluşturduğu maddelerin kokması nedeni ile ortaya çıkar.

Anormal terleme nedir?

Aşırı sıcak ortamda veya ağir egzersiz yaparken herkesin terlemesi normaldir. Ancak sıcaklık normal iken bile bazı kişilerde aşırı terleme görülebilmektedir. Buna tıp dilinde hiperhidroziz (hyperhidrosis) denilir. 

Aşırı terlemenin iki tipi vardır.

  • Birinci tip asli olan ve bölgesel olarak görülen aşırı terlemedir. Tıp dilinde adına primary hyperhidrosis denilir. Belirli bir nedeni yoktur. Heyecanlanma ile yakından alakalıdır ve ailesel geçişli olabilir. Genç yaşlarda (ergenlik öncesi ve ergenlikte) çıkar. Tipik olarak el, ayak, koltuk altı ve bazen yüz bölgesinde aşırı terlemeye bağlı sürekli ıslaklık görülür. Bu durum her gün olabildiği gibi birkaç gün ara verdikten sonra tekrar başlayabilir. En önemli özelliği terlemenin uykuda olmamasıdır. Hayat boyu süren bu durum sosyal olarak rahatsız edicidir. Tedavisinden ileride bahsedilecektir.
  • İkinci tip aşırı terleme ise vücuttaki ters giden bir olaya (hastalık veya tedavi yan etkisi gibi) bağlı olarak ortaya çıkar. Buna ikincil aşırı terleme (secondary hyperhidrosis) denilir. Vücudun her yeri terler. Uykuda da terleme devam eder. En sık görüldüğü durumlar ateşli bulaşıcı hastalıklar, şişmanlık, tiroid hormonunun fazla çalışması, gut, menapoz, alkolizm gibi sağlık sorunlarıdır. Ayrıca çeşitli ilaçların  yan etkisi olarak da ortaya çıkabilir. Tedavisi neden olan etkene yönelik olmalıdır (şişmanlık, hastalık vs. düzeltilmeli veya neden olan ilaç kesilmeli).

Koltuk altında olan aşırı terlemelere aksiller hiperhidroziz (axillary hyperhidrosis) adı verilir. Estetik açısından çok rahatsız edici bir durumdur ve ömür boyu sürebilmesi nedeni ile ciddi psikolojik ve sosyal sorunlar yaratabilmektedir.

Aşırı terleme tedavisi

İyi haber koltuk altı başta olmak üzere asli ve bölgesel aşırı terlemelerin çeşitli yöntemler ile tedavi edilebilmesidir. Tedaviyi basitten karmaşığa doğru şöyle özetleyebiliriz:

  • Terleme önleyici maddeler: Bunlar ülkemizde deodorant adı altında satılmaktadırlar. Aslında tıbben bunlara terleme önleyici (antiperspirant) maddeler denilir. Marketlerde raflarda satılanlar olduğu gibi eczanelerde reçete ile satılanları da vardır. Değişik kuvvette önleyici etkileri bulunur. 24 saat veya daha uzun süre terlemeyi azaltabilirler.
  • Botulinum toksini (botoks): Sulandırılmış botox koltuk altı bölgelerine enjekte edilir. Deneyimli kişiler tarafından yapıldığında bir yıla yakın veya daha uzun süre terlemeyi etkili bir şekilde azaltır.
  • Elektromagnetik enerji (mikrodalga): Mikrodalga fırınlarda kullanılan magnetik dalgalar ile deriyi yakmadan deri altındaki ter bezleri ısı etkisi ile tahrip edilir. Ağrısız olarak ayaktan tedaviye olanak tanıyan bu cihazlar henüz yenidir ve etkileri yeterince bilinmemektedir.
  • Cerrahi işlemler: Bu tür tedaviler ameliyathane koşullarında yapılır ve anesteziye gereksinimleri vardır.
    • Koltuk altı derisi altındaki ter bezlerini küçük bir delikten girerek kapalı olarak tahrip edilmesi (klasik, ultrason veya laser liposakşın (liposuction) ile yapılır).
    • Koltuk altı derisindeki ter bezlerinin açık ameliyat ile alınması veya kazınması.
    • Sempatik sinirlerin kesilmesi.

Prof. Dr. Ege Özgentaş aşırı koltuk altı terlemelerinde botulinum toksini enjeksiyonunu tercih etmektedir.

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Botoks yaptıracak iseniz uzmanınızı doğru seçin

Botox’u İyi Yapmak Beceri İster

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de botoks enjeksiyonları giderek yaygınlaşıyor. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi etken madde olan botulinum zehiri (yani toksini) artık başka firmalar tarafından da piyasaya sürüldü ve fiyatı ucuzladı. İkincisi ise çeşitli meslek gruplarından insanlar botoks yapmayı öğrendiler ve rekabet için ucuz fiyatlar ile bu işlemi yapmaya başladılar.

Botoksu çekici kılan üç neden: 1. Doğru ellerde yapıldığında etkili ve zararsız olması, 2. etkisinin geçici olması ve 3. yapılmasının nisbeten zahmetsiz ve kolay olmasıdır. Botoksun  etkisinin zamanla kaybolması iyi sonuçlar için bir dezavantaj olmakla birlikte istenmeyen sonuçlar için bir avantajdır. Bu nedenler birçok meslek grubunu botoks yapmaya özendirmektedir. Kanunlar kimin botoks yapabileceği konusunda çok açık değildir. Bu açıktan yararlanarak her branştan tıp doktorunun, diş hekiminin, hemşire, sağlık personeli hatta sağlıkla ilgisi olmayan kişilerin bile botoks yaptıkları tesbit edilmiştir.

Kısaca hatırlatacak olursak botulinum toksini kasları felç eden çok güçlü bir zehirdir. Piyasada Botox ve Dysport gibi isimler altında satılmaktadır. Bunlar FDA (Amerikan İlaç Yönetimi) tarafından kabul edilmiş maddelerdir. Ayrıca Çin ve uzak doğuda üretilen ancak FDA onayı olmayan yani güvenilirliği kanıtlanmamış botulinum zehirleri de kaçak olarak getirilip kullanılmaktadır.

İnsanlar botoks yaptırmaya karar verirken genellikle arkadaşlarının ve çevrenin etkisi altında kalmaktadırlar. Başvuracakları yer olarak daha önce arkadaşının gittiği veya medya reklamlarında gördüğü bir yeri hiç araştırma yapmadan seçebilmektedirler. Vücudumuza yaptırdığımız en küçük bir iğnenin bile önemi olduğunu unutmamalıyız.

Bu gün bütün dünyada kabul görmüş olan prensip botoksun estetik amaçlı olarak yalnız Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanları ile Dermatoloji (Cildiye) uzmanları tarafından yapılmasının doğru olduğudur.

Eğer botoks yaptırmaya karar verdiyseniz şunlara dikkat etmenizi öneririz:

  • Size botoks yapacak kişinin diplomalı bir plastik cerrah veya dermatolog (cildiye uzmanı) olmasına dikkat edin. Bilmiyor iseniz diplomasını görmek istediğinizi söyleyin. Şık ve gözalıcı bir merkeze başvurmanız size doğru kişinin botoks yapacağını garanti etmez.
  • Botoks yapılırken maddenin sizin önünüzde hazırlanmasını isteyin ve kutusunu görün. Şişedeki isim size tanıdık gelmiyor ise yaptırmayın. Türkiye’de şu an mevcut yasal botulinum toksinleri Botox ve Dysport’dur.
  • Güvenilir ellerde bir botoksu ayni anda başka biri ile paylaşabilirsiniz. Ancak ne zaman hazırlandığını bilmediğiniz ve daha önce kimde kullanıldığı belli olmayan botoksu kendinizde kullandırmayın.
  • Botoksun bir dolgu maddesi olmadığını ve etkisinin farlı olduğunu unutmayın.
  • İleri derecede yıpranmış ve yaşlı yüzlerde botoksun fazla yararlı olamadığını bilin.

Son olarak botoksun yüz estetiğinde önemli ve olumlu bir yeri olduğunu tekrar hatırlatmakta yarar vadır. Hekiminizi doğru seçtiğiniz takdirde güvenle yaptırabilirsiniz.

İlgili bağlantı: Clostridium botulinum toksini

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Clostridium botulinum toksini

Botulinum Toksini ve Estetikte Kullanımı

Botulinum zehiri nörotoksin olarak da bilinir. Clostridium Botulinum adı verilen mikroplar (bakteriler) tarafından üretilir. Bilinen en tehlikeli zehirdir. Kasların kasılmasına mani olur yani kasları felç eder. Uzun süredir hekimlikte tedavi amaçlı olarak çok küçük miktarlarda enjekte edilerek kullanılmaktadır. Adaleleri felç ettiği için öncelikle kasılmalı felçlerin (spastic paralizi) tedavisinde kullanılmıştır.Halk arasında en iyi bilinen kullanımı estetik amaçlı olarak yüze enjekte edilmesidir. Çok bilinen bu uygulama dışında botulinum toksininin migren ağrılarını giderdiği de görülmüştür ve bu amaçla da kullanılmaktadır. Bu nörotoksin salgı bezlerinin ifrazatını da azaltmaktadır. Koltuk altı, avuç içi ve ayak terlemelerinin azaltılması için kullanılır. Ayrıca fazla tükrük salgısını azaltmak için de kullanılmaktadır.

Yüzdeki kırışıklıkların ve çizgilerin tedavisi:

Botulinum nörotoksinin en etkili olduğu bölgeler iki kaşın arası (glabella), alın ve göz çevresidir. Kaşların arasındaki dikine öfke çizgilerini, alındaki enine endişe çizgilerini ve gözlerin dış kısımlarında kaz ayağı diye adlandırılan bölgelerdeki yaşlı gösteren çizgileri başarılı bir şekilde azaltır veya kaybeder.

Kaşların kaldırılması veya düşürülmesi:

Botulinum nörotoksini enjekte edildiği bölgeye bağlı olarak kaşları kaldırabilir veya aşırı kalkık kaşların alçalmasını sağlayabilir. Ayrıca iki kaş arasındaki seviye farkının (asimetri) düzeltilmesinde de yararlıdır.

Boyundaki kırışıklıkların tedavisi:

Yaşlılıkta boyunda çene altından göğüse doğru inen dikine çizgiler boynun ön ve yan kısmında deri altında bulunan bir adalenin gevşemesine bağlı olarak ortaya çıkar. Bu bölgeye yapılacak botulinum toksini bu çizgileri azaltabilir.

Nasıl yapılır?

Türkiye’de botulinum toksini iki ayrı isim altında pazarlanmaktadır. Kuru bir toz halinde bir şişe içinde gelir. Soğukta saklanması gereklidir. Kullanılacağı zaman toz sulandırılır ve çok ince bir iğne ile planlanan bölgelere enjekte edilir. Bu işlem muayenehane koşullarında ve anestezi gerekmektirmeksizin yapılır. Enjeksiyon genellikle ağrısızdır ve kişi işlemden hemen sonra normal hayatına dönebilir. Sulandırıldıktan sonra bu toksinin etkisi zamanla hızla azalır. Bu nedenle sulandırılmış toksin buz dolabında ancak birkaç gün muhafaza edilebilir. İşlemden tam yarar görebilmek için toksini sulandırdıktan sonra hemen kullanmak en uygunudur.

Etkisi süresi nedir?

Nörotoksin yapıldıktan iki üç gün sonra etkisini göstermeye başlar ve bu etki onuncu günde en üst düzeye ulaşır. Yaklaşık 3 veya 4 ay sonra etkisi azalmaya başlar ve bir süre sonra tamamen kaybolur. Bu nedenle uzun süreli sonuç isteniyor iser botulinum toksini uygulamasının belli aralıklarla tekrarlanması gerekir.

Yan etkileri:

Nadir olarak üst gözkapaklarında düşüklüğe yol açabilir. Verildiği yere bağlı olarak yutma güçlüğü, dudaklarda hareket bozukluğu yapabilir. Bütün bu istenmiyen etkiler zamanla azalarak tamamen kaybolur.

Prof. Dr. Ege Özgentaş botulinum toksini (Botox®) uygulamalarında mikroenjeksiyon tekniğini tercih etmektedir. Bu teknikte kırışıklıkların giderilmesi istenen alana çok az miktarlarda ama sık ve yüzeyel olarak enjeksiyonlar yapılmaktadır. Bu şekilde kaslar tamamen felç olmayıp hareketleri azalmaktadır. Böylece yüzde maske görüntüsü olmadan daha doğal bir şekilde kırışıklıklar giderilmektedir.

İlgili yazılar:

//