Yazılar

Avrupa Plastik Cerrahi Birliği kongresine Türkiye damgasını vurdu

Avrupa Plastik Cerrahi Birliği (EURAPS) bilimsel kongresi 26-28 Mayıs 2016 tarihleri arasında Brüksel’de yapıldı.

Avrupa’nın en elit Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanlarının üye olabildikleri bu kongrede özellikle genç Türk Plastik Cerrahları göz doldurdu. Tüm Avrupa ülkelerine dağıtılan toplam 6 fellow’luk burslarından iki tanesini Genç Türk Plastik Cerrahları kazandı. Ayrıca Türkiye’den sunulan çok sayıda bilimsel bildiri de ilgi ile izlendi.

Kongre açılışını Belçika Prensesi Lea yaptı. Monarşinin bir ferdi olmasına karşın son derece sade giyimi, mütevazi ve alçak gönüllü davranışları ile Prenses Lea herkesin sempatisini kazandı.

Kongrede sunulan bildiriler sıkı bir seçimden geçirildiği için bilimsel açıdan çok yüksek düzeyde idiler. Bilimsel değerinin yanında konuklarına özel sosyal  aktiviteleri ile de ünlü olan kongre bu kez de düzenlediği iki ayrı gece ile geleneğini sürdürdü.

Otomobil Müzesi’nde yapılan “Gala Yemeği” ilginç bir sanat çalışmasına evsahipliği yaptı. Belçika’lı sanatçıların hazırladığı dev bir resim sahnenin arkasını kaplıyordu. Resme dikkatli bakıldığında küçük tablo parçalarının oluşturduğu dev bir mozaik olduğu dikkati çekiyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde sanatçılar çalışma tulumları ile birlikte bu mozaikleri tek tek kaldırdılar ve bu küçük resimcikleri (hepsi özgün olarak yağlıboya ile yapılmışlardı) konuklara hediye ettiler. Kaldırılan mozaik tabloların altından meşhur çizgi roman kahramanı Tenten’in resmi çıktı.

Kongre kapanış yemeği ise çizgi roman müzesinde yapıldı. Her iki müze de ilginç eserler ile dolu idi. Tenten başta olmak üzere pek çok çizgi romanın yaratıldığı Belçika sanatta oldukça ileri düzeyde olduğunu konuklarına gösterdi.

Kendine özgü mutfağı ile de katılımcıların beğenisini alan Belçika Brüksel’in temizliği ve güzelliği, halkın güleryüzlülüğü ve konukseverliği ile dikkati çekti.

Meslek Odamızın Seçimleri Yapıldı

Biz “Estetik ve Plastik Cerrah” ların da bağlı olduğu meslek odamız “İstanbul Tabip Odası” yönetimi için seçimler 24 Nisan 2016 Pazar günü yapıldı.

“Sivil Toplum Örgütü (STK)” kavramının giderek güçlendiği ülkemizde meslek odaları da toplum ile bütünleşmek için çabalarını arttırmaktadırlar.

Binlerce (eğer onbinler değilse) hekimin üyesi olduğu “İstanbul Tabip Odası” seçimleri bir şenlik havası içinde yapıldı. Hekimlerin seyrek gördükleri meslektaşlarını, ağabeylerini, hocalarını veya öğrencilerini görme fırsatı buldukları bu seçimlerde çok renkli görüntüler de yaşandı. Uzun süredir birbirlerini görmeyen hekimler bu fırsattan yararlanıp bir yerlerde oturup sohbet etme veya yemek yeme olanaklarını buldular. Dostluklarını anarak çok keyifli anlar yaşadılar.

Meslek odaları bizlerle toplum arasında bağ kurabilen çok önemli kuruluşlardır. Özellikle mesleğimiz olan “Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi” konusunda hastalarımız her konuda aydınlanmak için “İstanbul Tabip Odası” ve bununla iletişim içinde olan “Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği” ne başvurabilirler. Kendisini “estetikçi” veya “doktor” olarak tanıtan kişiden şüphelendiğinizde bu kuruluşlara başvurarak hekimliğini ve ihtisasını sorgulayabilirsiniz.

Lütfen sağlığımızı yetersiz kişi veya kuruluşlara teslim etmeyelim.  STK ve meslek odalarına destek olalım.

2016 Amerikan Estetik Cerrahi Kongresi

Estetik Cerrahi konusunda dünyanın en prestijli kuruluşu olan Amerikan Estetik Cerrahi Derneği (ASAPS) 2016 kongresini Las Vegas’ta yaptı. Mandalay Bay Resort Hotel’in konferans merkezindeki dev salonlar kongre katılımcıları ile doldu.

Estetik cerrahiyi ilgilendiren bütün konular ayrıntılı olarak tartışıldı. Bu yıl yüz güzelleştiren, yağları eriten, lekeleri azaltan ve deri gerginliğini arttıran lazerler veya ışın veren aletlerde fazla bir değişiklik yoktu. Eskilerin de kullanım alanlarında fazla değişiklik gözlenmedi. Yağları ameliyatsız olarak eriten aletler hala etki olarak liposuction ameliyatı ile karşılaştırılabilecek düzeyde değildi.

Burun estetiğinde yeni geliştirilen teknikler daha az doku hasarı yaparak iyi bir sonuç almayı amaçlıyorlardı. Bütün yeni tekniklerde mümkün olduğu kadar burnun anatomik yapılarını orijinal hallerinde bırakılmaya gayret ediliyordu. Kıkırdakları mümkün olduğu kadar az çıkartmaya ve zayıf bölgeleri kıkırdak yamaları ile kuvvetlendirmeye yönelik teknikler rağbet görüyordu.

Yüz estetiğinde en önemli gelişme kişinin kendi yağı enjekte edilerek yapılan güzelleştirmelerdi. Deri altına ve derinlere enjekte edilen yağların deriyi beslediği, gerginliğini arttırdığı, daha canlı ve düzgün hale getirdiği, lekeleri azalttığı ve hatta yara izlerini (nedbe veya skar) bile daha belirsiz hale getirdiği pek çok konuşmacı tarafından dile getirildi. Ayrıca yüz derisinin kırışık ve sarkık olduğu durumlarda eskiden olduğu gibi büyük kesiler ile yapılan büyük ameliyatlardan çok ufak kesilerden yapılan iplikle askı ameliyatlarının iyi sonuçlar verdiği, daha güvenli oldukları ve iyileşmelerinin çok daha kısa olduğu belirtildi.

Çok dikkat çeken bir başka nokta ise yağ greftleri iyi alındıklarında PRP, kök hücre, büyüme faktörleri, kültürde üretilen fibroblast veya vampir yüz güzelleştirilmesinde kullanılan diğer yöntemlere ihtiyaç kalmadığının belirtilmesi idi. Yağ greftlerinin tek başlarına yukarıda sayılan işlemlerin hepsinden daha iyi sonuç verdiği anlatıldı. Ayrıca katılımcılar arasında yağ greftlerini kullananların sayısında ve kullanım alanlarında çok belirgin artış olduğu saptandı.

Meme büyütme ameliyatlarında yine silikon protezler ön planda idi. Ama bu kez yuvarlak silikonlar ile anatomik şekilli (damla şeklinde) silikon protezler arasında görüntü yönünden bir fark olmadığı vurgulandı. Ayni şekilde silikon protezlerin kas altına veya kas üstü meme dokusu altına konulmalarının da görüntüde bir fark yaratmadığı gösterildi. Ayrıca kas altına yerleştirilen protezlerin iyi yerleştirilmediğinde yerinden kaydığı ve kol hareketlerinde istenmeyen meme hareketlerine yol açtığı gösterildi. Çok zayıf kişilerde deri kenarından silikon protezin görünmesi durumunda kendi yağı enjekte edilerek yapılan ilavelerin bu durumu düzelttiği anlatıldı. Ayrıca küçük memelerde yalnız kendi yağı enjekte edilerek yapılan büyütmelerin sayısının arttığı ve daha fazla sayıda cerrahın bu yöntemi kullandığı gözlendi.

Kalça büyütme ameliyatları bu yıl en çok tartışılan konulardan biri idi. Şimdilerde vücut şekillendirme işlemi olarak tanımlanan ameliyatlarda bel ve bacaklardaki fazla yağlar alınmakta ve kalçaya enjekte edilerek doğal yuvarlaklık verilmektedir. Kadınların giderek artan oranda ince bel ve dolgun kalça istedikleri ve toplumda bu görüntünün dişilik açısından daha fazla rağbet gördüğü anlatıldı. Artık Amerikan toplumunda sıfır beden ve dümdüz kalçaların eskisi kadar popüler olmadığı anlatıldı. Toplumun güzel kadın vücudu olarak normal meme, ince bel ve dolgun kalçaları kabul ettiği belirtildi. Kalça büyütme ameliyatlarında kendi yağının enjekte edilmesinin kalça protezlerine göre daha iyi sonuçlar verdiği konusunda katılımcıların çoğu fikir birliğine vardılar (sürekli kalça protezi kullanan cerrahlar hariç).

Gözkapaklarındaki estetik ameliyatlarda eskisine göre daha az deri ve yağ dokusu çıkartılmakta hem üst hem de alt gözkapaklarının altına gerekli ise kişinin kendisinden alınan yağ verilerek gerekli dolgunluğun sağlandığı anlatıldı. Alt gözkapağında keserek yapılan estetikler azalmakta buna karşılık kapakların altına ve yanak önlerine verilen yağ enjeksiyonları ile kırışıklığı ve torbaları azaltan ameliyatlar daha çok yapılmakta idi. Göz kapağı derisinde peeling (soyma işlemi) yapılması konusunda iki ayrı görüş mevcut idi. Bazı konuşmacılar fenol veya TCA ile yapılan peeling (soyma) işlemini savunurlarken bazıları bunun tehlikeli olduğunu ve yapılmaması gerektiğini savundular.

İlgi çeken başka bir gelişme ise özellikle kadın genital organı estetik ameliyatlarının çok hızlı artması idi. Konuşmacılar Amerika’da son 5 yıl içinde bu ameliyatlarda %400 artış olduğunu kaydettiler. Günümüzde dar ve ince kumaşlı pantolonların çok giyilmesi, bikini ve mayoların ince kumaşlardan yapılması ve tüm dünyada cinselliğin daha serbest konuşulup tartışılması bu ameliyatlara olan ilgiyi arttırmaktadır. Cinsel organ estetiği yaptıran kadınların önemli bir kısmı bunu cinsel birleşimdeki rahatsızlıklardan kurtulmak için, diğer önemli bir kısmı ise öz güvenlerini kazanmak için gerçekleştirdiklerini söylemektedirler.

Prof. Dr. Ege Özgentaş’ın bu kongreden edindiği önemli izlenimler şunlar oldu:

  • Yağların alınması yok vücudun şekillendirilmesi vardır. Alınan fazla yağlar atılmamalı ihtiyaç olan bölgelerin dolgunlaştırılmasında kullanılmalıdır.
  • Hem kalça hem de meme büyütme ameliyatlarında mümkün ise protez yerine kişinin kendi yağının kullanılması daha iyi sonuçlar vermektedir.
  • Yüz estetiğinde yağ enjeksiyonları ve küçük kesilerden yapılan iplikle asma ameliyatları büyük ameliyatlar kadar etkili ve kalıcıdır.
  • Tek başına yağ enjeksiyonu ile PRP, kök kücre, fibroblast kültürü, yapay dolgu maddelerinden çok daha iyi sonuçlar alınabilmektedir.
  • Göz kapaklarında her zaman yağ torbalarını almak gerekmez, hatta bazı durumlarda yağ enjekte edilmesi daha iyi sonuçlar verebilir. Alt gözkapağında mümkün olduğu kadar deri çıkartılmasından kaçınılmalıdır. Yağ enjeksiyonları ile çok iyi sonuçlar alınabilmektedir.
  • Kadın genital estetiği ameliyatları artmaktadır ve bu konuda estetik cerrahlar daha bilinçli ve zarar vermeyen ameliyatlar yapmaktadırlar.

Estetikte alışkanlıklar yavaş değişmekle birlikte Amerika ve tüm dünyada estetik cerrahlar giderek daha az yara oluşturan ameliyatlar ile güzelleştirme yolunu seçmektedir.

 

Prof. Dr. Özgentaş Başkent İstanbul Hastanesi Çalışanlarını Ağırladı

Prof. Dr. Ege Özgentaş ve Eşi Psikolog Uğur Özgentaş 5 Mart 2013 Cumartesi günü ONEP Tıp Merkezi’nde bir resepsiyon verdi. Konukları Prof. Özgentaş’ın daha önce 6 yıl birlikte çalıştığı Başkent İstanbul Hastanesi doktor, hemşire ve sekreterleri idi.

Davetliler arasında Dr. Kaya Energin ve eşi, Dr. Ahmet Kurtaran ve eşi, Dr. Kutlu Tank ve eşi, Dr. Aslı Doğruk-Ünal, Dr. Seçkin Pehlivanoğlu, Dr. Şemsi Yıldız, Dr. Selami Suma, Dr. Erkan Özcan ve Dr. Nildan Şeker ile ameliyathane, servisler ve polikliniklerde çalışan dostları bulunuyordu.

Misafirlerin tamamlanmasını takiben ONEP Tıp Merkezi Halkla İlişkiler sorumlusu Mürüvvet Hanım konuklara kliniği tanıttı. Daha sonra toplantı salonunda ikram eşliğinde bir sunum yapıldı. Sunumda Prof. Dr. Ege Özgentaş estetik cerrahide son yıllarda öne çıkan yeniliklerden bahsetti. Burun estetiğinde “Türk Lokumu”, “Yağ enjeksiyonları”ndaki yenilikler, kulak estetiğinde Dr. Özgentaş’ın “İnteraktif ameliyat” yöntemi, meme estetiğinde daha az iz bırakan “Modifiye Vertikal Skar” tekniği ile ilgili görseller eşliğinde bilgilendirmelerde bulundu.

Birbirleri ile hasret gideren eski dostlar çok sıcak ve neşeli bir hava içinde eski günleri andılar. ONEP yönetim kurulu başkanı Prof. Dr. Onur Erol da davete katılarak konuklar ile tanıştı ve sohbet etti.

Konukları ağırlayan ONEP ekibi Halkla İlişkiler Sorumlusu Mürüvvet hanım, Bilişim Sorumlusu Çiğdem hanım, Sekreter Elif hanım, hemşire Aysun Hanım, Fotoğraf Teknik Sorumlusu Alev hanım ve kafeterya sorumluları Hanife ve Makbule hanımlar zerafet ve misafirperverlikleri ile büyük takdir topladılar.

Konuklar ayrılırken Bay ve Bayan Özgentaş’lara ve ONEP çalışanlarına teşekkürlerini ve bu tür toplantıların daha kapsamlı olarak tekrarlanması konusundaki dileklerini ilettiler.

14 Mart Tıp Bayramı

Geleneksel olarak ülkemizde her yıl 14 Mart’ta kutlanan Tıp Bayramı bu yıl çok buruk bir döneme rastladı.

Her gün üzüntü ile aldığımız şehit haberlerine bu kez 13 Mart 2016 da yaşanan Ankara saldırısı damgasını vurdu. En az 37 vatandaşımızın canına mal olan bu terör olayı hepimizde büyük bir infial uyandırdı.

Ama millet olarak teröristlerin ekmeğine yağ sürmemeyi de öğrendik. Kayıplarımızın yarattığı derin üzüntüyü siğnemize gömüp günlük hayatımıza devam ediyoruz. Teröristlere bizi yıldıramıyacaklarını gösteriyoruz.

Yüreğimiz kan ağlasa bile hepimiz günlük yaşantımıza devam edeceğiz. Toplumun çarkları normal olarak dönecek ve bizi yıpratmaya çalışanlar bunu başaramayacaklarını idrak edecekler. Ayrıca toplum olarak bize işlenen bu insanlık suçunu da müsebbiplerine ödeteceğimize inancım tam.

Hekimlerimiz, askerimiz, polisimiz, emekçilerimiz, duyarlı işverenlerimiz ve hepsinin kaynağı olan asil ve aziz milletim ile gurur duyuyorum.

Tüm sağlık emekçilerimizin “Tıp Bayramı” kutlu olsun.

İşadamı Mustafa Koç’u kaybettik

İş dünyamızın önemli kuruluşlarından Koç Holding yönetim kurulu başkanı Mustafa Koç 21 Ocak 2016 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonrası hayatını kaybetti.

Türkiye’nin en iyi tanınan özel hastanesi olan Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’nin de içinde bulunduğu çeşitli sağlık kuruluşlarını bünyesinde barındıran Koç Holding’in bu büyük kaybı biz hekimleri de derinden üzmüştür.

Yönettiği muazzam holding’e karşın mütevazi yaşamı ve alçak gönüllülüğü ile dkkati çeken Mustafa Koç özellikle toplumsal olaylardaki yatıştırıcı ve sağduyulu yaklaşımı ile halkın önemli bir kesimi tarafından büyük takdir görmüş idi.

Kendisine rahmet, yakınları ve sevenlerine sabır diliyoruz. Işıklar içinde yatsın

24 Kasım öğretmenler günü

Gelişmiş toplumların tamamı ilerlemelerinde eğitimin önemli katkısı olduğunun farkındadır. Eğitimin temel direği öğretmenlerdir. Dünyanın hemen her yerinde öğretmenlik mesleğindeki kişileri onurlandırmak için “Öğretmenler Günü” adı altında çeşitli etkinlikler ile kutlamalar yapılır.

1996 yılında Paris’te UNESCO ile ILO (Uluslararası İşçi Örgütü) arasında “Öğretmenlerin Statüsü” konusunda bir konferans düzenlenmiş ve 5 Ekim 1966 da “Öğretmenlerin Statü Tavsiyesi” kabul edilmiştir. Öğretmenler günü pek çok ülkede bu olayın yıldönümü olan 5 Ekim’de kutlanır.

Ülkemizde 1 Kasım 1928 de harf devrimi ile yeni harflere geçilmesinin ardından bir eğitim seferberliği oluşturulmuştur. Halkın yeni harfleri öğrenerek okur yazar hale gelmesi amacı ile 4 ay süreli “Millet Mektepleri” kurulmuştur. 24 Kasım 1928 de Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk “Millet Mekteplerinin Başöğretmeni” ünvanını almıştır.

Atatürk’ün 100. ölüm yıldönümü olan 1981 yılında O’nun “Başöğretmen” olduğu 24 Kasımın “Öğretmenler Günü” olarak kutlanması kararı alınmıştır. Günümüzde “Öğretmenler Günü” kutlamaları 26 Kasım 1922 de yürürlüğe giren “Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği” çerçevesinde yapılmaktadır.

Türkiye dışında başka ülkelerde de “Öğretmenler Günü” değişik tarihlerinde kutlanmaktadır. Örneğin 12 Arap Ülkesinde “Öğretmenler Günü” 28 Şubat’da kutlanır. Diğer bazı ülkeler ise bizde olduğu gibi tarihlerindeki önemli olayların yıldönümlerini bu özel güne adamışlardır. Örnek olarak İran’da Mutahhari’nin öldürülüşünün yıldımümü olan 2 Mayıs, Çek Cumhuriyeti’nde Jan Amos Comenius’un doğum yıldönümü olan 28 Mart “Öğretmenler Günü” olarak belirlenmiştir.

Eğer bugün ülkemizde yeni doğan çocukların hemen hemen tamamı okuma yazam biliyor ise bu eğitimin temel direği olan öğretmenlerimiz sayesinde olmuştur. Üniversite eğitimini yürüten öğretim üyelerimiz de bu düzeylere temel eğitimi aldıkları öğretmenleri sayesinde gelebilmişlerdir.

Türkiye’nin eğitimde çağ atlamasının ve okur yazar milletler arasına girmesinin “Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk” sayesinde sayesinde olduğunu unutmamalıyız.

Başta ulu önderimiz ve “Başöğretmenimiz” Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere üzerimizde emeği olan tüm öğretmenlerimizi özlem, minnet, sevgi ve saygı ile anıyoruz. Aramızdan ayrılanların ruhları şad oldun ve ışıklar içinde yatsınlar.

Hakkı ödenemeyecek öğretmenlerimizim ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN.

Bağlantılar:
Millet Mektepleri
UNESCO
ILO (Uluslararası İşçi Örgütü)
Murtaza Mutahhari
Jan Amos Comenius

Atamızı Saygı ve Minnet ile Anıyoruz.

Bugün Ata’mızın kaybedişimizin 77. yılı.

Eğer bugün biz her din ve inançtan kadın ve erkeklere onları mutlu eden ameliyatları hiç kimseden izin veya fetva almadan yapabiliyor isek bu Ulu Önder’imiz sayesinde olmuştur.

Eğer bugün kadınlarımız bize kendi hür iradeleri ile gelip estetik ameliyatları çekinmeden ve gizlemeye ihtiyaç duymadan talep edebiliyorlar ise bu Ata’mızın sayesindedir.

Eğer bugün kadınlarımız erkekler ile ayni haklara ve saygınlığa sahip olabiliyorlar ise (maalesef bazı yerlerde hala bu yapılamıyor) bu da Ata’mızın sayesindedir.

Kimilerinin özlemini çektiği o eski Osmanlı günümüzde diriltilebilse idi bugün belki de kadının yeri harem olacak ve bir nevi erkeğinin kölesi muamelesi görecekti.

Çoğumuz edindiğimiz hakları gökten inercesine herhangi bir çaba göstermeden kazanınca bunun kıymetini küçümseyebiliyoruz.

İster beğenilsin ister beğenilmesin çok kısa bir sürede bir toplumun çağ atlamasının dünyada örneği yoktur ve bunu başarabilen tek kişi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

O’nu saygı ve özlem ile anıyoruz.

Plastik Cerrahi Kongresi Ankara Shereton’da yapıldı

Her yıl tekrarlanan Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği 37. kurultayı (kongresi) 4-7 Kasım 2015 tarihleri arasında Ankara Shereton Kongre Merkezi’nde yapıldı.

Açılış töreninde İngiliz Kraliyet Müzik Akademisi mezunu piyanist Ayşedeniz Gökçin ve dansçı Ekin Bernay’ın birlikte sundukları Nirvana Projesi isimli eser izleyicilerden büyük takdir ve alkış topladı.

Kurultayın ilk gününde Prof. Dr. Ege Özgentaş ve Prof. Dr. Cemalettin Çelebi yönetimindeki oturumda Prof. Dr. Onur Erol “Plastik Cerrahi ve Gelişimim” başlıklı bir konferans verdi.

Prof. Dr. Ege Özgentaş’ın Akdeniz Üniversitesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’ndaki çalışma arkadaşları ile hasret giderdiği ve Türkiye’nin her tarafından gelen meslektaşları ile sohbet fırsatı bulduğu bu kurultay zengin bilimsel programı ile çok başarılı geçti.

Dernek başkanı Prof. Dr. Figen Özgür ve Kongre başkanı Prof. Dr. Emin Mavili’nin titiz ve mükemmel organizasyonu bütün katılımcıların beğenisini kazandı.

Kliniğimizde Resim Sergisi

Onep Tıp Merkezi başhekimi Uzm. Dr. Sevinç Erol ilk kişisel resim sergisini kliniğimizde açtı. 2 Ekim 2015 günü bir kokteyl ile açılan sergide 30 dan fazla tablo sergilenmektedir. Hem yağlı boya, hem de karakalem resimlerin yer aldığı sergide en fazla ilgiyi “Kırmızılı Kadın” isimli tablo çekmiştir.

Renkli sahnelerin yaşandığı kokteyl’de Prof. Dr. Ege Özgentaş ve Eşi Psikolog Uğur Özgentaş daveti veren Uzm. Dr. Sevinç Erol ve eşi Prof. Dr. Onur Erol ile birlikte sergideki tablolar hakkında sohbet etmişler ve yorumlarda bulunmuşlardır. Aile dostları olan Dr. Sevinç Erol’un resim yaptığını duyan ancak bunun amatör bir çalışma olduğunu düşünen Özgentaş çifti diğer davetliler gibi gördükleri eserler karşısında hayranlıklarını gizleyememiş ve kendisini çoşku ile kutlamışlardır.

Konukların birbiri ile kaynaşması neşeli sohbetlerin yapıldığı sıcak bir ortam oluşturmuştur. Davetliler sergiden ayrılırken Sevinç Erol Hanımefendiye resim çalışmalarına devam etmesi dileğinde bulunmuş ve yeni sergilerinin açılışını beklediklerini ifade etmişlerdir.

Sergiyi kliniğimizde hafta içi saat 11-16 saatleri arasında gezebilirsiniz.

Adres ve harita için aşağıdaki kutuyu tıklayınız: