Burun estetiği kimlere yapılmalı?

Yüz estetiğinin en önemli parçası olan burun estetiği ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde en sık yapılan estetik ameliyattır.

Burnunu çirkin bulan insanların bu ameliyatı istemesi doğaldır. Ancak kabul edilebilir hatta güzel sayılabilecek bir burnu olduğu halde sırf medyada meşhur olmuş birinin burnuna özenerek onunki ile ayni olacak bir burun istemek sağlıklı olmayabilir. Her insanın kendine özgü bir yüz yapısı ve buna uygun bir burun şekli olmalıdır. Nasıl çok küçük bir yüzde iri bir burun dikkati çekerse geniş bir yüzde de çok küçük bir burun şekli ne olursa olsun hoş durmayabilir. Kişi kendisi için en uygun burun şeklinin ne olacağı konusunda kararsız ise bunu biz uzmanlara bırakması daha doğrudur.

Burun ameliyatı hangi yaşta yapılmalı konusu da tartışmalıdır. Pek çok uzmana göre çiddi sağlık sorunu olmadığı sürece estetik burun ameliyatının üst sınırı yoktur. Buna karşılık burun estetiğinin en erken hangi yaşta yapılmasının uygun olduğu konusunda fikir birliği yoktur. Burun ameliyatı gelişme tamamlandıktan sonra yapılır ise daha güvenilir sonuç verir. Çünkü estetik ameliyat sonrası büyüme devam eder ise şekilde istenmeyen değişiklikler ortaya çıkabilir. Burun gelişiminin hangi yaşta tamamlandığı da çok tartışılmaktadır. Bazı hekimlere göre kızlarda 16 erkeklerde ise 17 yaşında burun gelişimi tamamlanmaktadır. Bütün dünyada kabul gören görüşe göre ise burun gelişimiş vücut gelişimi gibi 18 yaşında tamamlanmaktadır. Gelişme çağında çocuklar medya ve çevrenin etkisi ile daha 14-15 yaşında iken burun estetiği için ailelerine baskı yapmaya başlamaktadırlar. Prof. Dr. Ege Özgentaş acil sağlık sorunları olmadığı sürece estetik burun ameliyatının 18 yaşında yapmayı tercih etmektedir.

Burun ameliyatı isteyen kişinin beklentilerinin gerçekçi olması lazımdır. Elinde bir artistin fotoğrafı ile gelip ben böyle görünmek istiyorum diyenler genellikle uygun adaylar değildir. Bazı adaylar dikkati çekecek hatta komik duracak kadar kalkık burunlar isteyebilmektedir. Prof. Dr. Ege Özgentaş genellikle görüntüyü bozacak hatta ileride pişmanlığa yol açacak bu tür aşırı istekleri de kabul etmemektedir.

İlgili Yazılar:

Burun estetiği
Burun estetiğindeki yenilikler
Burun estetiğinde yağ dolgusunun yeri
Estetik burun ameliyatı sonrası ağrı


//

Sen neymişşin be botoks?

Hanımların daha güzel görünme isteklerini karşılamak için geliştirilen yaratıcı çözümler bazan bizleri bile şaşırtabiliyor.

Amerikada bir hekim baldırları (baldır diz ile ayak bileği arasındaki kısma verilen isimdir) kalın olduğu için istediği stilde çizme giyemiyen kadınların sorununa bir çözüm bulmuş. Her iki baldır kaslarına botoks yaparak bunların incelmelerini sağlıyormuş. Bu sayede istediği çizmeyi giyebilen kadınlar çok mutlu oluyorlarmış. Botoksun adeleleri felç edici etkisi vardır ve çalışmayan adele küçülür. Ancak bacak adeleleri yürümemiz için gereklidir ve yapılabilecek bir hata aylarca yürüme bozukluğu ile sonlanabilir.

İkinci haber ise yine Amerikalı hekimlere ait. Terleme ve yağlanma nedeni ile kadınların saç stillerinin bozulmasını önlemek için kafa derisi içine botoks yapan güzellik merkezleri varmış. Botoks ter bezlerinin salgısını azaltır. Bu nedenle terleme sorunlarının tedavisinde kullanılır. Koltuk altı, el ve ayak terlemelerinde sık olarak kullanılan botoksun baş terlemesinde de kullanılması pek sık rastlanan bir şey değildir. Demek ki bazı hanımların saç stiline harcadıkları para botox masrafından daha fazla oluyor ki bu işlemi tercih ediyorlar.

İlgili konular:


//

Yüzünüz mü yoksa vücudunuz mu?

Amerika’da 21 ile 65 yaş arası kadınlarda bir araştırma yapılmış. Onlara şu soru sorulmuş:

“Eğer elinizde imkan olsa yüzünüzü mü yoksa vücudunuzu mu güzelleştirmek isterdiniz?”

Kadınların % 60 ‘ı bu soruya “yüzümüzü güzelleştirmek isterdik” şeklinde yanıt vermişler. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de yüz güzelliği hemen her kültürde vücut güzelliğine göre daha ön planda tutulmaktadır. Bunun en önemli nedeni yüzdeki yaşlanma belirtileri ve diğer istenmeyen durumların vücuda göre daha az gizlenebilir olması.

Yaşlanma ile yüz güzelliğinin azalmasının en önemli nedeni ise yüzdeki yumuşak dokuların erimesi ile kırışıklık ve çökmelerin ortaya çıkmasıdır. Artık dolgu ameliyatları yüz gençleştirmede en çok uygulanan yöntem halini almıştır.

dolgu

Dolgu maddeleri

donmuş_yag

Dondurulmuş yağ

Prof. Dr. Ege Özgentaş yüz gençleştirme ameliyatlarında kişinin kendi yağını kullanmayı tercih etmektedir.

 

 


Alt Gözkapağı Torbalanmaları Nasıl Tedavi Edilmeli?

Gözkapaklarımız vücudumuzun diğer tarafları gibi zamanla bazı değişikliklere uğrar. Kapak derisi ve altındaki kaslar yaşlanma ile orantılı olarak gerginliğini kaybeder. Özellikle alt gözkapakları ve altındaki fasya dediğimiz gergin tutucu tabaka zamanla gevşer. Sonuçta göz kürelerinin çevresini saran ve normalde olması gereken yağ yastığı dışa doğru bombelik yapar. Bu bombeliğe bağlı olarak da alt gözkapakları torbalı olarak görünür. Alt gözkapaklarının torbalı olması kişide yorgun ve hasta bir görüntü yaratır. Bazı gençlerde de alt gözkapakları torbalı olabilir.

Alt gözkapağı torbalanmasının estetik tedavisi önceleri yalnızca ameliyat ile yapılıyordu. Ancak son yıllarda yüzdeki doku eksikliklerinin doldurularak giderilmesi ile alt gözkapağı ameliyatlarına olan ihtiyaç azalmıştır.

Yaşlılık nedeni ile veya zayıflamaya bağlı olarak yanak üzerindeki yağlar azalırsa veya aşağı doğru yer değiştirirse alt gözkapakları göreceli olarak öne fırlamış izlenimi verir. Alt gözkapaklarının hemen altındaki yanak yumuşak dokuları doldurulduğu takdirde yanak öne çıkacağından alt gözkapakları göreceli olarak geride kalacak ve torbalanmalar dikkati çekmiyecektir.

Günümüzde pek çok hastada yalnızca yanak ve göz çevresine dolgu yaparak alt gözkapaklarının daha güzel görünmesi sağlanabilmektedir.

Dogu maddesi olarak hazır satılan sentetik maddeler bulunmasına karşın Prof. Dr. Ege Özgentaş yağ dokusunu kullanmayı tercih etmektedir. Hastanın kendisinden alınan yağ dokusu bazı işlemlerden geçirildikten sonra gözkapakları çevresi ve yanaktaki çukur bölgelere enjekte edilmekte ve bu şekilde herhangi bir kesme veya germe işlemi yapılmaksızın hem yüz hem de alt gözkapaklarında estetik düzelme sağlanabilmektedir.

Alt gözkapağı germe ameliyatına göre hem çok daha kolay hem de çok daha az riski olan yağ enjeksiyonları doğru yapıldıkları takdirde uzun süreli doğal güzellik kazandırmaktadır. Yağ enjeksiyonlarının derinin kendisini de onardığı, canlılığını arttırdığı hatta lekeleri azaltığı da bilinmektedir

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Terleme Sorunları ve Tedavileri

Aşırı Terleme Sorunu

Terleme ve bunu sağlayan yapılar

Terleme vücudumuzun ısı ayarlamasını yapan önemli ve hayati bir fonksiyonudur. Ter bezleri deri altında bulunur ve dışarıya salgıladıkları sıvıya ter denir.

Kabaca iki tür ter bezi vardır.

  • Kokusuz ve berrak sıvı (ter) salgılayan ter bezleri: Tıp dilinde bunlara ekrin (eccrine) bezler denilir. Aşırı terleme bozukluklarından bu bezler sorumludur. Koltuk altı, el içi, ayak altı ve yüz bölgesinde sayıları daha fazladır.
  • Koyu kıvamlı sıvı salgılayan ter bezleri. Bunlara apokrin (apocrine) bezler denilir. Koltuk altı ve kasık bölgesinde yoğun olarak bulunurlar. Vücut kokusu bu bezlerin salgısında çoğalan bakterilerin oluşturduğu maddelerin kokması nedeni ile ortaya çıkar.

Anormal terleme nedir?

Aşırı sıcak ortamda veya ağir egzersiz yaparken herkesin terlemesi normaldir. Ancak sıcaklık normal iken bile bazı kişilerde aşırı terleme görülebilmektedir. Buna tıp dilinde hiperhidroziz (hyperhidrosis) denilir. 

Aşırı terlemenin iki tipi vardır.

  • Birinci tip asli olan ve bölgesel olarak görülen aşırı terlemedir. Tıp dilinde adına primary hyperhidrosis denilir. Belirli bir nedeni yoktur. Heyecanlanma ile yakından alakalıdır ve ailesel geçişli olabilir. Genç yaşlarda (ergenlik öncesi ve ergenlikte) çıkar. Tipik olarak el, ayak, koltuk altı ve bazen yüz bölgesinde aşırı terlemeye bağlı sürekli ıslaklık görülür. Bu durum her gün olabildiği gibi birkaç gün ara verdikten sonra tekrar başlayabilir. En önemli özelliği terlemenin uykuda olmamasıdır. Hayat boyu süren bu durum sosyal olarak rahatsız edicidir. Tedavisinden ileride bahsedilecektir.
  • İkinci tip aşırı terleme ise vücuttaki ters giden bir olaya (hastalık veya tedavi yan etkisi gibi) bağlı olarak ortaya çıkar. Buna ikincil aşırı terleme (secondary hyperhidrosis) denilir. Vücudun her yeri terler. Uykuda da terleme devam eder. En sık görüldüğü durumlar ateşli bulaşıcı hastalıklar, şişmanlık, tiroid hormonunun fazla çalışması, gut, menapoz, alkolizm gibi sağlık sorunlarıdır. Ayrıca çeşitli ilaçların  yan etkisi olarak da ortaya çıkabilir. Tedavisi neden olan etkene yönelik olmalıdır (şişmanlık, hastalık vs. düzeltilmeli veya neden olan ilaç kesilmeli).

Koltuk altında olan aşırı terlemelere aksiller hiperhidroziz (axillary hyperhidrosis) adı verilir. Estetik açısından çok rahatsız edici bir durumdur ve ömür boyu sürebilmesi nedeni ile ciddi psikolojik ve sosyal sorunlar yaratabilmektedir.

Aşırı terleme tedavisi

İyi haber koltuk altı başta olmak üzere asli ve bölgesel aşırı terlemelerin çeşitli yöntemler ile tedavi edilebilmesidir. Tedaviyi basitten karmaşığa doğru şöyle özetleyebiliriz:

  • Terleme önleyici maddeler: Bunlar ülkemizde deodorant adı altında satılmaktadırlar. Aslında tıbben bunlara terleme önleyici (antiperspirant) maddeler denilir. Marketlerde raflarda satılanlar olduğu gibi eczanelerde reçete ile satılanları da vardır. Değişik kuvvette önleyici etkileri bulunur. 24 saat veya daha uzun süre terlemeyi azaltabilirler.
  • Botulinum toksini (botoks): Sulandırılmış botox koltuk altı bölgelerine enjekte edilir. Deneyimli kişiler tarafından yapıldığında bir yıla yakın veya daha uzun süre terlemeyi etkili bir şekilde azaltır.
  • Elektromagnetik enerji (mikrodalga): Mikrodalga fırınlarda kullanılan magnetik dalgalar ile deriyi yakmadan deri altındaki ter bezleri ısı etkisi ile tahrip edilir. Ağrısız olarak ayaktan tedaviye olanak tanıyan bu cihazlar henüz yenidir ve etkileri yeterince bilinmemektedir.
  • Cerrahi işlemler: Bu tür tedaviler ameliyathane koşullarında yapılır ve anesteziye gereksinimleri vardır.
    • Koltuk altı derisi altındaki ter bezlerini küçük bir delikten girerek kapalı olarak tahrip edilmesi (klasik, ultrason veya laser liposakşın (liposuction) ile yapılır).
    • Koltuk altı derisindeki ter bezlerinin açık ameliyat ile alınması veya kazınması.
    • Sempatik sinirlerin kesilmesi.

Prof. Dr. Ege Özgentaş aşırı koltuk altı terlemelerinde botulinum toksini enjeksiyonunu tercih etmektedir.

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Botoks yaptıracak iseniz uzmanınızı doğru seçin

Botox’u İyi Yapmak Beceri İster

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de botoks enjeksiyonları giderek yaygınlaşıyor. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi etken madde olan botulinum zehiri (yani toksini) artık başka firmalar tarafından da piyasaya sürüldü ve fiyatı ucuzladı. İkincisi ise çeşitli meslek gruplarından insanlar botoks yapmayı öğrendiler ve rekabet için ucuz fiyatlar ile bu işlemi yapmaya başladılar.

Botoksu çekici kılan üç neden: 1. Doğru ellerde yapıldığında etkili ve zararsız olması, 2. etkisinin geçici olması ve 3. yapılmasının nisbeten zahmetsiz ve kolay olmasıdır. Botoksun  etkisinin zamanla kaybolması iyi sonuçlar için bir dezavantaj olmakla birlikte istenmeyen sonuçlar için bir avantajdır. Bu nedenler birçok meslek grubunu botoks yapmaya özendirmektedir. Kanunlar kimin botoks yapabileceği konusunda çok açık değildir. Bu açıktan yararlanarak her branştan tıp doktorunun, diş hekiminin, hemşire, sağlık personeli hatta sağlıkla ilgisi olmayan kişilerin bile botoks yaptıkları tesbit edilmiştir.

Kısaca hatırlatacak olursak botulinum toksini kasları felç eden çok güçlü bir zehirdir. Piyasada Botox ve Dysport gibi isimler altında satılmaktadır. Bunlar FDA (Amerikan İlaç Yönetimi) tarafından kabul edilmiş maddelerdir. Ayrıca Çin ve uzak doğuda üretilen ancak FDA onayı olmayan yani güvenilirliği kanıtlanmamış botulinum zehirleri de kaçak olarak getirilip kullanılmaktadır.

İnsanlar botoks yaptırmaya karar verirken genellikle arkadaşlarının ve çevrenin etkisi altında kalmaktadırlar. Başvuracakları yer olarak daha önce arkadaşının gittiği veya medya reklamlarında gördüğü bir yeri hiç araştırma yapmadan seçebilmektedirler. Vücudumuza yaptırdığımız en küçük bir iğnenin bile önemi olduğunu unutmamalıyız.

Bu gün bütün dünyada kabul görmüş olan prensip botoksun estetik amaçlı olarak yalnız Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanları ile Dermatoloji (Cildiye) uzmanları tarafından yapılmasının doğru olduğudur.

Eğer botoks yaptırmaya karar verdiyseniz şunlara dikkat etmenizi öneririz:

  • Size botoks yapacak kişinin diplomalı bir plastik cerrah veya dermatolog (cildiye uzmanı) olmasına dikkat edin. Bilmiyor iseniz diplomasını görmek istediğinizi söyleyin. Şık ve gözalıcı bir merkeze başvurmanız size doğru kişinin botoks yapacağını garanti etmez.
  • Botoks yapılırken maddenin sizin önünüzde hazırlanmasını isteyin ve kutusunu görün. Şişedeki isim size tanıdık gelmiyor ise yaptırmayın. Türkiye’de şu an mevcut yasal botulinum toksinleri Botox ve Dysport’dur.
  • Güvenilir ellerde bir botoksu ayni anda başka biri ile paylaşabilirsiniz. Ancak ne zaman hazırlandığını bilmediğiniz ve daha önce kimde kullanıldığı belli olmayan botoksu kendinizde kullandırmayın.
  • Botoksun bir dolgu maddesi olmadığını ve etkisinin farlı olduğunu unutmayın.
  • İleri derecede yıpranmış ve yaşlı yüzlerde botoksun fazla yararlı olamadığını bilin.

Son olarak botoksun yüz estetiğinde önemli ve olumlu bir yeri olduğunu tekrar hatırlatmakta yarar vadır. Hekiminizi doğru seçtiğiniz takdirde güvenle yaptırabilirsiniz.

İlgili bağlantı: Clostridium botulinum toksini

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Burun estetiğindeki yenilikler

Çok iri ve uzun burunlar toplumda her zaman dikkat çekmiş ve genellikle olumsuz etki bırakmıştır. Cyrano de Bergerac (Sirano dö Berjerak) ve Pinocchio (Pinokyo) klasik edebiyat kahramanları olarak  aklımızda kalan canlı örneklerdir. İnsanların bu kadar duyarlı olduğu bir konudaki düzeltme çabaları da bu semboller kadar eskidir.

Yüz yılı aşkın bir geçmişi olan estetik burun ameliyatları çeşitli evrelerden geçmiştir. Bindokuzyüzlü yılların ortalarına kadar burun estetiği daha çok “pinokyo burunlu” kişilere uygulanmıştır. Amaç komik görüntüyü insan içine çıkacak hale getirmektir. Estetiğin gelişmesi ile özellikle kadınlar burnun yüz güzelliğine olan katkısını farkettikleri için burunlarının küçük ve kalkık bir hale gelmesini istemeye başlamışlardır.

Estetik cerrahinin gelişme döneminde olduğu 1960 lı yıllarda estetik cerrahi yapanların sayısı çok azdı ve burun ameliyatı olabilmek bir ayrıcalıktı. Bundan sonraki 20 yılda estetik burun ameliyatlarının sayısı çok arttı. Kalkık burun moda oldu. Bu yıllarda kadınların burun estetiğinden bekledikleri yüzlerine göre çok küçük kalan ufacık burunları ve delikleri görünecek kadar kalkık duran burun uçları ile hemen farkedilmek ve dikkati çekmekti. Burun kıkırdak ve kemiklerinin önemli bir kısmı ameliyat sırasında alındığı için hepsinin çok tipik bir “estetikli burun” görüntüsü olurdu. 15-20 yıl öncesine kadar estetik burun ameliyatlarının özü kemik ve kıkırdakları çıkartarak yapılan küçültme ve kaldırma ameliyatları idi.

Zaman hızla değişiyor ve estetik anlayışı da buna uyum gösteriyor.  Zamanında bir ayrıcalık ve sosyetiklik sembolü olan “estetikli burun görünümü” günümüzde artık eskisi kadar kabul görmemektedir. Aslında yapay olan bu sözde güzel burun görüntüsü doğal güzellerde yoktur. Çünki doğuştan güzel olan burunlarda kemik ve kıkırdaklar normal yerlerinde ve büyüklüklerindedirler. Böyle güzeller görenler tarafından güzel burunlu değil güzel yüzlü olarak algılanırlar. Bunun nedeni burunlarının yüzleri ile uyum içinde ve özel olarak dikkati çekmiyecek doğal güzellikte olmasıdır. Günümüzün bilinçli insanları artık doğallık ve sadelik aramaktadır. Bu anlayış burun ameliyatlarını da etkiledi. Artık hastalar burun estetiği sonrası abartılı değil, doğal güzellikte bir buruna sahip olmak istiyorlar.

Günümüzün modern burun ameliyatlarında eğer zorunlu değil ise burunda küçültme herkeste yapılmamaktadır. Burnun yalnız değiştirilmesi istenen hatalı kısımları ile oynanmakta ve mevcut hatalar çok kez kemik ve kıkırdakları çıkartarak değil şekillerini değiştirip daha hoş görünecek bir şekle sokarak yapılmaktadır. Hatta güzelliği sağlamak için bazı yerlerde kıkırdak ve kemik ilavesi bile yapılabilmektedir. Çoğu kez fazlası olan bölgelerden alınan dokular eksiği olan bölgelere taşınarak ayni miktar kemik ve kıkırdak ile çok daha güzel ve doğal görünen burunlar elde edilebilmektedir.

Burnun doğal anatomi ve işlevini koruyarak yapılan modern estetik ameliyatlar pek çok faydalar getirmiştir:

  • Artık burun ameliyatlarının bitiminde burun deliklerine tampon genellikle konulmamaktadır ve hastalar ameliyattan hemen sonra normal yollardan nefes alabilmektedirler.
  • Ameliyat sonrası ağrı hemen hemen olmamaktadır.
  • Ameliyat sonrası morluk ve şişlikler daha az olmakta ve daha çabuk düzelmektedirler.
  • Ameliyat sonrası ortaya çıkan şekil yıllar boyunca bozulmadan kalabilmektedir

Estetik burun ameliyatlarında açık tekniği kullanan Prof. Dr. Ege Özgentaş’a göre başarılı bir estetik burun ameliyatı söyle anlaşılır: Ameliyat olduğunu bilmeyen arkadaşları kişiyi gördüklerinde kendisine yüzünün çok değiştiğini ve güzelleştiğini söylemeli ancak bunun burun ameliyatına bağlı olduğunu anlamamalıdırlar. Sokakta yürürken insanların birbirine “bak estetikli bir burun geçiyor” diye gösterdiği kişiler başarısız bir ameliyat geçirmişlerdir.

İlgili bağlantılar:
Burun güzelleştirilmesi
Estetik burun ameliyatı sonrası ağrı
Burun estetiğinde yağ dolgusunun yeri
Burun estetiği kimlere yapılmalı?

Kepçe Kulak Nasıl Düzeltilir?

Kepçe Kulak

Neden tedavi edilmeli?

Kepçe kulak (kalbur kulak, yelken kulak olarak da bilinir) çok küçük yaşlardan itibaren psikolojik sorunlar yaratmaya eğilimli bir görüntü bozukluğudur. Özellikle yuva ve okullarda arkadaşlarının alay etmesi gelişme çağındaki çocuklarda özgüven ve sosyal ilişkilerde olumsuz etkiler yaratabilmektedir.

Nasıl tedavi edilir?

Kulak ameliyatlarının büyük bir çoğunluğu genel anestezi (narkoz) verilmeden yani uyutulmadan lokal anestezi (iğne ile mevzii uyuşturma) ile yapılabilir. Kepçe kulak ameliyatı da uyutulmadan yapılabilen ameliyatlardandır. Teorik olarak her yaşta tedavi edilebilen kepçe kulak bozukluğunu çocuk ile iletişim kurulabilecek dönem olan okul çağında ameliyat etmek uygundur. Daha küçük çocuklar ameliyat odasında hareketsiz duramayacaklarından lokal anestezi ile ameliyat edilmeleri çok zor veya olanaksızdır.

Ne tip anestezi uygun?

6-7 yaşlarındaki çocuklar kendileri ile güzel iletişim kurulur ise ve canlarının acımayacağına inanırlar ise lokal anestezi ile ameliyat edilebilmektedirler. Küçücük bir çocuğun ameliyat odasında kendisine iğne yapılırken hareketsiz durabileceğine inanmak okuyanlara zor gelebilir. Aslında bu çocuklar da büyüklerin çoğu gibi ameliyathaneden korkmaktadırlar. Ancak miki fare gibi kulakları olduklarına inandıkları için çok büyük bir psikolojik acı altında yaşamaktadırlar. Eğer ameliyatın ağrısız ve başarılı olacağına inanırlar ise şaşılacak bir cesaret ve kararlılık ile lokal anesteziyi kabul etmektedirler. Hele ki ilk iğneler yapılmaya başlandığında düşündükleri gibi ağrılı olmadığını anladıklarında ameliyat onlar için bir oyun haline gelmektedir. Kulak uyuşturulerken ilk girilen yer çok minik bir iğne ile nokta halinde uyuşturulur. Bu genellikle çok az ağrı yapar. Daha sonraki iğneler uyuşturulan yerden girilerek daha ilerilere yapılır ve bu şekilde ilk iğne dışındaki iğnelerde ağrı olmadan uyuşturma tamamlanır.

Kepçe kulak ameliyatlarında lokal anestezinin tercih nedeni ameliyat sırasında hastayı oturtarak kulakların dik duruşta nasıl durduklarını görmek içindir. Sırt üstü yatanlarda kulakların şekil ve simetrisini doğru değerlendirmek zordur. Prof. Dr. Ege Özgentaş’ın lokal anestezi ile ameliyat ettiği 6 yaşında hastalar mevcuttur.

Hangi teknik en iyi?

Kulak ameliyatının nasıl yapıldığı (yani tekniği) hastaları çok ilgilendirmez. Önemli olan ameliyatın tehlikesiz olması, istenilen sonucu vermesi ve bu sonucun hayat boyunca devam etmesidir. Ayrıca kulakta görünen herhangi bir iz veya ele gelen çekintinin de olmaması beklenir. Kulak ameliyatları genellikle kulak arkasından veya önünden kesi yapılarak gerçekleştirilir. Kesi yapılmadan yalnızca dikişler ile kulak ameliyatı yapılabildiği bildirilmektedir. Ancak bu ameliyatların uzun dönemdeki sonuçları kuşkuludur ve aylar veya yıllar sonra kulaklar tekrar eski halini alabilmektedir.

Bizim tekniğimiz:

Prof. Dr. Ege Özgentaş kepçe kulak ameliyatlarında kulağın önünden kesi yaparak çalışmaktadır. Bunun avantajları kulak önündeki izin en azından kendi yaptığı bütün vakalarda hiç belli olmaması ve kulak arkasına dokunulmadığı için hastaların gözlük takarken sıkıntı çekmemeleridir. Kulak ameliyatında kulağın yıllar sonra da yatık kalmasını sağlamak için kıkırdakta özel işlemler yapmak gerekir. Bu özel işlemler sayesinde ileride kulağı yatıran ipler kopsa veya alınsa da kulak yatık durumunu muhafaza edebilmektedir.

Tedavi için üst yaş sınırı var mı?

Kepçe kulaklı olan fakat herhangi bir düzeltme yapılmayan insanların bir kısmı kimseye söylemeseler de ömür boyu psikolojik huzursuzluk yaşamaktadırlar. Bu sıkıntıyı yaşamaya veya çocuğunuza yaşatmaya değmez. İster 6 isterse 66 yaşında olsun uzman ellerde yapılan bir ameliyat ile kepçe kulaklar başarılı bir şekilde düzeltilebilmektedir.

İlgili bağlantı: Kulak estetiği


//

Bromelain’in estetik cerrahide kullanım alanları

Estetik Cerrahide Bromelain

Ananas (pineapple) dünyamızda belli bölgelerde yetiştirilmesine karşın hemen her ülkede bilinen bir bitkidir. Meyvesi ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın bir çok yerinde tüketilir. Bazı ülkelerde yapraklarından hazırlanan iplik tekstil sanayiinde kullanılır.

Ananas meyvesi direk yenilerek, suyu sıkılarak, şeçitli şekillerde pişirilerek veya diğer gıdalara karıştırılarak kullanılır. Bilinen en iyi manganez (vücut için gerekli bir metal) kaynağı ve zengin bir C vitamini kaynağıdır.
Ananasın bir diğer özelliği ise yararlı bir bitkisel ilaç kaynağı olmasıdır. Geleneksel olarak çeşitli toplumlarda birçok hastalığa(kolit, adet bozuklukları, ağrı ve bölgesel iltahaplar) karşı ağızdan alınarak veya dışardan tatbik edilerek kullanılmıştır.

Bilimsel çalışmalar ananas bitkisinde bulunan bromelain denilen bir madde üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu madde içinde proteinleri parçalayan ve sindiren enzimler bulunmaktadır.

1950 lerden itibaren bromelain maddesi çeşitli hastalıkların tedavisi için kullanılmıştır.

Bromelain’in bilinen tıbbi etkileri

Su toplanmasını önleyici (ödem çözücü) etkisi:

Çeşitli nedenler ile bir bölgede su toplanır ise buna ödem adı verilir. Ödem ağrı ve iltahap ile birlikte veya yalnız başına olabilir. Görüntü bozukluğu dışında bazı durumlarda iyileşme üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Hayvan deneylerinde Bromelain ödem sıvısının bölgeden uzaklaşmasına yardımcı olduğu ve şişliği azalttığı gösterilmiştir.

İltahap (enflamasyon) önleyici etkisi

İltahap her türlü yaralanmadan sonra yaralı bölgeye kandaki akyuvarların gelmesi ile ortaya çıkan bir durumdur. Yaralanmalara örnek olarak ameliyat, darbeler, kazalar, mikropların üremesi ile ortaya çıkan bozuklukları sayabiliriz. Bazan iltahap romatizmal hastalıklarda olduğu gibi bilinen bir yaralanma veya mikroplara bağlı bir faaliyet olmadan da iltahap ortaya çıkabilir. Hafif derecede iltahap yara iyileşmesi için yararlı olmakla birlikte fazlası ağrı, şişlik, doku harabı ve sekellere yol açarak zarar verir. Hayvan deneyleri bromelain’in iltahabı azalttığı ve anti-enlamatuar madde (pek çok ağrı kesici ilaç anti-enflamatuardır) gibi etki ettiğini göstermiştir.

Pıhtılaşmayı azaltıcı etkisi

Bromelain maddesinin pıhtılaşmayı yavaşlatıcı etkisi laboratuvar çalışmaları ile gösterilmiştir. Bu etki özellikle ameliyatlardan sonra pıhtılaşmaya bağlı istenmeyen durumların önlenmesine yardımcı olmaktadır.

Bromelain maddesi ağızdan alınan ilaç halinde bazı ülkelerde piyasaya sürülmüştür. Ülkemizde üretilen veya ithal edilen ilaçlar arasında yoktur. Kolit ve romatizma hastalıklarında kullanımı oldukça eskidir.

Estetik cerrahi bu ilacı son yıllarda keşfetti. Estetik ameliyatlar genellikle sorunsuz iyileşirler. Ancak ameliyatlardan sonra ortaya çıkan morluk ve şişlik sosyal hayatı bir süre olumsuz etkiler. Özellikle burun ve göz çevresi gibi görünen bölgelerin estetik ameliyatları sonrası bir süre kişiler kendilerini gizlemek gereği duyarlar. Bromelain maddesinin yukarıda da belirtilen şişlik ve morlukları çabuk azaltma özelliği estetik ameliyatlar sonrası kullanımını özendirmektedir. Göz çevresi be burun bölgesi ameliyatı geçiren kişilerin sosyal hayata biran önce katılma isteği karşısında estetik cerrahlar ameliyat ameliyat ettikleri hastalara bromelein tabletleri yazmaktadır.
Yan etkisi bugüne kadar tesbit edilemiyen bromelain’in etkinliği henüz bilimsel olarak tam kanıtlanmamış olmakla birlikte özellikle estetik ameliyatlar sonrası kullanımı giderek artmaktadır. Hemen aklımıza gelen bir soru ülkemizde satılmayan bu ilaç yerine ananas yemek veya suyunu içmek ayni etkiyi yapar mı? Bunun yanıtı tam olarak bilinmiyor. Çünki bromelain maddesi ananas bitkisinin meyvesinde de olmakla birlikte gövdesinde daha fazla ve ticari olarak bitkinin gövdesinden üretiliyor.

(function(i,s,o,g,r,a,m){i[‘GoogleAnalyticsObject’]=r;i[r]=i[r]||function(){
(i[r].q=i[r].q||[]).push(arguments)},i[r].l=1*new Date();a=s.createElement(o),
m=s.getElementsByTagName(o)[0];a.async=1;a.src=g;m.parentNode.insertBefore(a,m)
})(window,document,’script’,’//www.google-analytics.com/analytics.js’,’ga’);

ga(‘create’, ‘UA-44005840-4’, ‘auto’);
ga(‘send’, ‘pageview’);

Burun Estetiğinde Yağ Dolgusunun Yeri

Burun Estetiğinde Yağ Dolgusu

Yüz estetiğinde çığır açan dolgu maddeleri başlangıçta burun estetiğinde fazla yer bulamadı. Bunun nedenleri yüz bölgesinin aksine burun derisinin ince olması, altında yok denecek kadar az bir yağ tabakası olması ve burun şeklini esas olarak kıkırdak ve kemik yapıların belirlemesi idi.

Başarısız sonuçlanan burun estetiklerinde daha sonra yeni bir ameliyat ile burun şekli düzeltilebilir. Ancak bu düzeltme ameliyatları sınırsız sayıda yapılamaz. Her estetik burun ameliyatından sonra burun derisine giden kan miktarında azalma olur. Deneyimli ellerde bu azalma önemsenmeyecek kadar az olabilir. Ancak özensiz yapılan ve tekrarlayan burun ameliyatları sonrası burun derisi ciddi zarar görebilir.  Bu şekilde derisi sağlıklı olmayan ve yıpranmış burunlarda yeni estetik ameliyatlar risklidir. Sağlığını kaybeden deri ameliyat sonrası çürüyebilir ve tolere edilmesi güç görüntü bozuklukları ortaya çıkartabilir.

İyi sonuç alınmayan burun ameliyatlarının düzeltilmesi için genellikle eksik dokuların yerine konulması gereklidir. Eksik dokular ise kemik ve kıkırdak olduğu için çok kez burun sırtına bu dokulardan oluşan bir yama konulma işlemi yapılır. Vücuttan alınıp burun içine konulan kemik veya kıkırdak yamaların tutması yani çevre dokulara damar kökleri ile bağlanıp yaşaması için etrafında kan damarlarından zengin bir ortamın olması gereklidir. Oysa her bir ameliyat burundaki kan damarlarının sayısını azaltır. Burun derisi en fazla kan damarı içeren bir organ olmasına rağmen yıpranır. Yakın zamana kadar yıpranmış burun derisini tekrar canlandıracak ve kalınlaştıracak bir seçenek yok idi.

Son yıllarda kişinin kendisinden alınan yağ dokusunun başka bölgelere verildiği zaman üzerindeki derinin canlılığını belirgin olarak arttırdığı bilinmektedir.

Amerikan Estetik Cerrahi Derneğinin dergisinde yayınlanan bir çalışma (1) tekrarlayan yağ enjeksiyonlarının burun derisindeki hasarlara çare olabileceği göstermiştir. Geliştirilen bu yöntemde hastanın kendi yağı alınmakta ve daha sonra özel bir borucuk (kanül) içinden burun derisi altına enjektör ile verilmektedir. Yağ enjeksiyonunun ileride tekrarlanabileceği dikkate alınarak ilk operasyonda fazla miktarda yağ alınmakta ve ihtiyaç kadarı kullanıldıktan sonra kalanı donmuş durumda saklanmaktadır. Yayınlanan makalede 5 yılda bu yöntemle tedavi edilen 300 den fazla hastanın sonuçları açıklanmıştır. Burun derisindeki hasarı onarabilmek için bazı hastalarda bir kez yağ enjeksiyonu yeterli olurken ileri hasarlı derilerde iyi sonuç almak için aralıklı olarak 2 ile 6 arasında,  aşırı derecede hasar görmüş derilerde ise daha fazla sayıda yağ enjeksiyon gerektiği belirtilmiştir. Yağ dokusunun iyileştirici etkisi ile burun derisi sağlıklı bir hale geldiken sonra eğer gerekiyorsa ilave estetik ameliyat risksiz olarak gerçekleştirilebilmiştir.

Yağ hücrelerinin gençleştirici ve iyileştirici özelliği burun estetiğinde yeni olanaklar ortaya sunmaktadır. Birkaç kez başarısız estetik geçirdikten sonra derisi yıprandığı için artık düzeltilemez kabul edilen burunlar için tedavi şansı oluşmuştur.

İlgili Yazılar:

(1) O. Onur Erol. Microfat Grafting in Nasal Surgery. Aesthetic Surgery Journal. July 2014 34: 671-686,


//