Yanık İzlerinin Tedavisi Var mı?

Yaygın yanık izlerinin tedavisi günümüzde bile çok zordur. Bu konuda en büyük başarı yüzdeki yanık izlerinde yüz nakli ile sağlanmıştır. Ancak vücudun diğer kısımlarını tutan geniş yanık izlerinde böyle bir tedavi seçeneği yoktur. Bir şekilde yanık izlerini çıkartıp ortaya çıkan açıklığa yeni deri koyamıyorsak elimizdeki tek seçenek izlerle kaplı olan deriyi mümkün olduğu kadar daha normal görünür hale getirmektir. Bu işlem belli aralıklarla tekrarlanan seanslar halinde yapılmaktadır. Genellikle fazla sayıda tedavi seansı gerekmektedir ve seans aralıkları 1 ile 6 ay arasında değişmektedir. Bazı kişilerde tedavi süresi yıllar alabilmektedir.

Tedaviler:

  • Kök hüce enjeksiyonları
  • Yanık izi içene yapılan ilaç enjeksiyonları
  • Kişinin kendisinden alınan yağ enjesiyonları
  • PRP
  • İzler üzerine özel yanık lazeri uygulamaları
  • Özel iz giderici ameliyatlar ile

yapılmaktadır.

Eski yanık izlerinin tedavisi estetik amaçlı olabilir. Ama bazı yanık izleri gözkapakları, dudaklar ve eklemler gibi organların görevlerini engelleyerek işlevsel sorunlara yol açabilir. Böyle durumlarda öncelikle organların görevlerini yapmalarını sağlayacak rekonstrüktif ameliyatlara gereksinim vardır. Rekonstrüktif ameliyatlar estetik görüntüyü düzeltebilir veya düzeltemeyebilir. Bunun fazla bir önemi yoktur. Çünkü vücudun sağlıklı kalabilmesi için görevlerin doğru yapılabilmesini sağlamak yani rekonstrüksiyon şarttır ve estetiğe göre daha önde gelir.

Ticari Dolgular ve Yağ Dolgusu

Ticari Dolgular ve Kişinin Kendi Yağ Dokusunun Karşılaştırılması

Yaklaşık 1990 ların sonlarına kadar yaşlı yüz görüntüsünü düzeltmek için yapılan estetik ameliyatlar genellikle yüzdeki deri sarkmaların ve kırışıklıkların düzeltilmesini hedef alıyordu. Ancak daha sonra yaşlanmanın yaptığı değişiklikler daha iyi anlaşılmaya başlandı. Özellikle yüz bölgesinde yaşlanma ile birlikte yumuşak dokularda bir erime ve sarkma oluyor. Yaşlanma sırasında en belirgin olarak göz altlarındaki yağ dokuları erir ve buna bağlı olarak derinde olan ve normalde dikkati çekmeyen göz altı yağ torbaları görünür hale gelerek dikkat çekmeye başlar. Ayrıca gözlerin alt iç taraflarındaki yanak kısımlarında yağ dokuları eriyerek “gözyaşı olukları” adı verilen dikine çöküklükler yapar. Ayni şekilde ağız kenarlarındaki yumuşak dokular azalarak buralarda “Marionette Çizgileri” adı verilen oluklar oluşturur. Marionette kelimesi bu bölgeyi çok iyi ortaya çıkaran bir portredeki kadının adından esinlenerek alınmıştır. Modern konsepte yüz yaşlanmasını bir balonun sönmesine benzetebiliriz. Gergin balon sönmeye başlayınca çeperleri buruşmaya başlar. Bunun düzelmesi için kenarların gerilmesi yetmez. İçindeki hacmin de arttırılması gerekir. Yani balon tekrar şişirilmelidir. Bu kavramı yaşlanmış yüzlerin tedavisine uygularsak yaşlı yüzlerdeki doku kaybının yani sönmenin düzeltilmesi gerekir. Bunun için de yüzdeki çökmüş ve sönmüş bölgelerin uygun bir doku veya madde verilerek tekrar doldurulması yani şişirilmesi gereklidir. Bu işi gerçekleştirecek maddeleri sonunda firmalar üretmeyi başardılar ve “dolgu” adı altında piyasaya sürdüler.

Ticari dolgu tipleri

Günümüzün ticari dolgularını iki ana grupta toplayabiliriz.

  1. Vücutta mevcut olan organik yapıları taklit eden ve göreceli olarak doğala yakın maddelerden yapılan dolgular: Bunlar oldukça güvenilir yapıdadır. Enjekte edildikleri bölgede bir süre sonra vücuttaki özel hücreler tarafından yok edilirler. Bu süre aylar veya bir yıldan biraz uzun bir zaman birimi olabilir. Bu nedenle istenen sonuç zamanla azalacağından belli aralıklar ile tekrarlanmaları gerekmektedir. İyi tarafları bunları yok edecek yapılar (enzimler) ticari olarak üretilmektedir. Böylece istenmedikleri durumlarda üzerlerine yapılacak enjeksiyonlar ile eritilebilirler.
  2. İnorganik yani canlı dokularla ilgisi olmayan maddelerden yapılan dolgular: Bunların en önemli özelliği vücut tarafından yok edilemeyişleri yani kalıcı olmalarıdır. Ancak kalıcı olmak olumlu bir özellik gibi görünse de her zaman böyle değildir. Bunları vücuda zarar vermeden yok edecek ticari maddeler mevcut değildir. Bu nedenle istenmeyen bir durum ortaya çıktığında tek seçenek cerrahi olarak çıkartılmalarıdır. Bunu gerçekleştirmek ise her zaman mümkün olmayabilir.

Ticari dolgu maddelerinin avantajlı yanları:

  • Piyasadan kolayca satın alınabilirler
  • Raflarda oda sıcaklığında uzun süre saklanabilirler
  • Uygulanmaları çok kolaydır. Ucunda iğnesi olan enjektörlerde satılırlar.
  • Herhangi bir anesteziye gerek olmaksızın bir muayene koltuğunda özel bir donanıma ihtiyaç olmadan kullanılabilirler.
  • Etkileri enjeksiyon yapıldığı anda ortaya çıkar.
  • Dolgu yapılan kişi işlemden hemen sonra normal işi ve yaşamına geri dönebilir.
  • Ciddi komplikasyonları göreceli olarak azdır.
  • Tedavi maliyeti göreceli olarak ucuzdur.

Sakıncalı yanları:

  • Piyasada çok sayıda ürün mevcuttur. Hangilerinin güvenli olduğunu saptayacak geçerli bir yöntem yoktur. FDA-(Amerikan) Gıda ve İlaç Yönetimi tarafından onaylanan ürünler güvenli sayılabilir ancak ürünlerin FDA onayı alıp almadıklarını anlamak sıradan kişiler için kolay değildir.
  • Ürünler çok az miktarda dolgu maddesi içerirler. Bu miktar genellikle 1 ml dir. Geniş alanlara dolgu yapmak için çok sayıda ürün kullanmak gerekir bu da maliyeti arttırır.
  • Nadir olarak alerji veya istenmeyen reaksiyonlara neden olabilirler. Bunların ciddiyeti hafif ile çok ağır arasında değişebilir.
  • Ürünlerin güvenliği az miktarlarda kullanıldığında test edilmiştir. Bu maddelerin ayni bölgeye çok fazla miktarlarda enjekte edildiklerinde nasıl yanıt alınacağı genellikle bilinmemektedir.

Kişinin kendi yağ dokusu

Dolgu maddesi olarak kullanılmak üzere başka bir seçenek daha vardır: Kişinin kendisinden alınan dokular. Deri altı dokusu (dermis) kas ve fasya gibi çeşitli dokular dolgu maddesi olarak kullanılabilirler. Ancak en sık kullanılan doku vücutta en bol bulunan ve kullanımı en kolay olan yağ dokusudur. Yağ dokusu karından, belden, bacak içlerinden veya diz içlerinden alınabilir. Ancak alınması bir cerrahi işlemdir ve ağrılıdır. Bunun için bir ameliyathane ve anestezi gerekir. İşlemin büyüklüğüne göre lokal anestezi ile günübirlik yapılabildiği gibi genel anestezi altında ve yatarak yapılmaları da gerekebilir. Yağların alınması küçük veya normal bir liposuction işlemidir. Küçük bir alandan bir enjektör ile ve elle yağlar alınabildiği gibi bir liposuction aleti de gerekebilir. Alınan yağlar enjekte edilmeden önce zenginleştirme işleminden geçirilir. Bu işlem hasta masada iken 15-20 dakika içinde gerçekleştirilebilir. Yağların verilmesi küçük enjektörler ile yapılır. Enjektör uçları normal iğneler olabildiği gibi künt uçlu kanüller (ince borular) da olabilir. Enjeksiyon sonrası değişen ölçülerde morarma (ekimoz) ve şişlik (ödem) görülebilir. Bunların kaybolması bazı kişilerde 3 haftayı bulabilir.

Enjekte edilen yağ dokusunun kalıcılığı

İlk verilişte yağ dokusunun bir kısmı ilk 3-4 ay içinde eriyebilir. Bu erime miktarı işlemi yapan cerrahın deneyimine ve yağ verilen bölgenin kan dolaşımına bağlı olarak %50 ye kadar çıkabilir. Ancak verilen yağın tamamı da tutabilir. Ancak normal koşullarda hiçbir zaman verilen yağın tamamı erimez. Kabaca 4 ay sonra kalan yağ miktarını kalıcı olarak kabul edebiliriz. Kalan miktar istenen sonucu karşılamaz ise 4. aydan sonra ayni bölgeye yeni bir yağ enjeksiyonu daha yapılır. Çoğu zaman ikinci yağ enjeksiyonunda erime miktarı daha az olmaktadır. Çoğu zaman şu şekilde bir mantık yürütülmektedir: Verilen yağların bir miktarı eriyor ise ilk seferde düşündüğümüzden daha fazla yağ verelim ve erime sonrası istediğimiz sonuca ulaşalım. Bu düşünce doğru değildir. Bazı durumlarda hiç veya çok az erime olabilir. Bu durumda bölge istenenden daha kabarık olacaktır ve sonucu olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle doğru karar gerektiği kadar yağ vermektir.

Yağ dokusunun saklanması

İlk ameliyatta alınan yağ dokusunun bir kısmı ileride kullanılmak amacı ile saklanabilir. Yağlar özel derin dondurucularda (-80 dereceye kadar soğutabilen) birkaç yıla kadar saklanabilir. Tekrar kullanılmaları gerektiğinde donmuş yağlar eritilerek enjekte edilebilir.

Maliyet

Yağ dokusu ile dolgu yapılması ucuz bir işlem değildir çünkü alınma işlemi bir ameliyathanede yapılmalıdır. Ameliyathane kullanımı pahalıdır. Buna karşılık derin dondurucuda saklanan yağların eritildikten sonra enjekte edilmeleri lokal anestezi altında günübirlik bir işlem olarak yapılabilir. Bu tür enjeksiyonlar muayene koşullarında gerçekleştirilebilir. Ancak bir ameliyathanede yapılmaları tercih edilmelidir.

Prof. Dr. Ege Özgentaş 5 ml veya daha fazla miktarlarda dolgu gerektiğinde kişinin kendi yağını kullanmayı tercih etmektedir. Zaten olguların çoğunda bu miktarın çok üzerinde miktarlar kullanılmaktadır. Buna karşılık dudak dolgularında ve az miktardaki yüz dolgularında ticari dolguları kullanmaktadır. Ancak kullanılan dolguların FDA onayı alınmış ürünler olduğuna özen göstermektedir.

Aşağıdaki video 2016 yılında hazırlanmış olsa da hala geçerli olan bilgiler vermektedir.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Plastik Cerrahi’nin Bir Çınarı Daha Kayboldu: Dr. Melvin Spira

Dr. Melvin Spira ile 1991 yazında tanıştım. Yanında çalışabilmek için yaklaşık bir yıldır yazışıyordum. Sonunda hocam Prof. Dr. Onur Erol’un tavsiye yazısı sonucu isteğim kabul oldu. Eşim ve 3 çocuğumla birlikte önce New York daha sonra da Houston havaalanına iniş yaptık. Şanslı idik çünkü orada yaşayan can dostum Prof. Dr. Gürhan Özcan bize bir ev tutmuş ve havaalanına bizi karşılamaya gelmişti. Houston, Texas Eyaletinin en büyük kenti idi ve tıp alanında iyi tanınan Texas Medical Center ile ünlü idi. Ertesi gün Dr. Spira ile karşılaştığımda çok heyecanlı idim. Kısa boylu güler yüzlü bir kişi idi. Daha önce de Türk doktorlar ile çalıştığı için Türkleri seviyordu. Beni çok sıcak karşıladı. Çalışma yerimiz esas olarak Baylor College of Medicine isimli bir tıp fakültesi idi. Ama ameliyatlar Methodist hastanesinde yapılıyordu.

Carlsbad Neighbor Posts | Carlsbad, CA Patch

Dr. Spira Tıp Fakültesinde Plastik Cerrahi Profesörü ve öğretim üyesi olarak çalışıyordu. Plastik Cerrahi bölümünün başkanı idi. Kendisini tamamen bilime vermişti. Onun yanında microcerrahiyi öğrendim ve plastik cerrahinin ana ilkelerini çok daha iyi pekiştirdim. Sayesinde Amerikanın en prestijli kongrelerinde sunumlar yaptım ve birinci isim uluslararası yayınlarım oldu. Birlikte çalıştığımız iki yıl içinde hem meslek ahlakında, hem hasta doktor ilişkilerinde hem de plastik cerrahi hastalarının tedavi prensiplerinde önemli kazanımlarım oldu. Yurda döndükten sonra da kendisi ile iletişimimi sürdürdüm. Akdeniz Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliğim ve anabilim dalı başkanlığımda ondan öğrendiklerim sayesinde kliniğimin idaresi ve eğitim hizmetlerinde zorluk yaşamadım.

Dr. Spira kendisini bilime adamış bir insandı. Son derece alçak gönüllü idi. Parası olmayan dudak-damak yarıklı çocukların ameliyat ücretlerini kendisi karşılayarak ameliyat ederdi. Emekli olduktan sonra da fakirlerin ücretsiz ameliyat olmasını sağlayan hayır kuruluşlarında gönüllü olarak çalıştı ve 86 yaşına kadar ameliyatlara devam etti. Mükemmel bir aile hayatı vardı ancak çok sevdiği eşinin ölümünden sonra yavaş yavaş hayattan kopmaya başlamıştı. 8 Ekim 2020 tarihinde California’da 95 yaşında hayata veda ettiğini öğrendim.

Yaşadığı süre boyunca çok önemli hizmet ve başarılara imza attı. Genç nesillere örnek olmasını diliyorum. Işıklar içinde uyusun.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Cutis Verticis Gyrata (Kafa Derisinde Kıvrımlar)

CVG – Cutis Verticis Gyrata nedir?

CVG kafa derisinde beyindeki gibi kıvrıntıların ortaya çıkması ile kendini gösteren bir hastalıktır.

Saçlı deride CVG nin görüntüsü

CVG Görülme Yaşı

Genellikle ergenlikten sonra ve 30 yaşına kadar olan dönemde ortaya çıkar. Kadınlara göre erkeklerde daha sıktır.

CVG nin Tipleri

Çoğu zaman hiçbir neden olmadan kendiliğinden ortaya çıkar ve beraberinde kafa derisindeki kıvrımlar dışında hiçbir bulgu olmaz. Buna tıp dilinde “Primer Esansiyel CVG” adı verilir. Sebebi bilinmemektedir.

Nadir olarak zeka geriliği, beyin felci, epilepsi (sara), şizofreni, kafatası anomalileri (küçük kafa – mikrosefali), sağırlık, göz anomalileri (körlük, şaşılık, katarakt,retinitis pigmentosa) ile birlikte de görülebilir. Buna “Primer Nonesansiyel CVG” adı verilir. Ancak bu bozukluklar bir neden değil CVG ye eşlik eden bozukluklardır.

Buna karşılık bazı hastalıklar ve durumlar CVG ye yol açabilir. Bunları özetlersek:

  • Geçirilmiş kazalar
  • Çeşitli deri tümörleri
  • Kanserler
  • Şeker hastalığı
  • Beyin hastalıkları
  • Hormonal bozukluklar
  • Çeşitli ilaç tedavileri

Yukarıda sayılan durumlar nedeni ile ortaya çıkan CVG ye ise “Sekonder CVG” adı verilir.

CVG nin nedeni (etyolojisi)

“Sekonder CVG” yani ikincil CVG yukarıda sayılan durumlarda ortaya çıkabilir. “Primer CVG” yani birincil CVG ise hiçbir şeye bağlı olmadan görülür ve nedeni bilinmemektedir. Ailesel geçiş çok nadirdir.

Görülme Sıklığı

Genellikle nadir olan bu hastalık İtalya’da Sicilyalılarda nisbeten sıktır. Zeka geriliği olan ve akıl hastanelerinde yatanlarda daha sık görülebilir. Dünya genelinde her 100 bin erkekten birinde

Gidişatı (Prognozu)

CVG öldürücü veya tehlikeli bir hastalık değildir. Ancak ne kadar ilerleyeceği ve ne zaman duracağı önceden bilinemez.

Belirtileri

Cutis verticis gyrata nın tek belirtisi saçlı deride ortaya çıkan ondile vari kıvrıntılardır. Çoğu zaman hastalar bunu ancak saçlarını kısa kestirdiklerinde farkederler. Ancak kıvrıntılar çok derinleşir ise aradaki girintilerde ter ve yağ birikerek kötü koku veya iltihaplanmalara yol açabilir. Bu durumda ağrı ve akıntı olabilir.

Tedavisi

CVG nin nedeni bilinmediği için herhangi bir ilaç ile tedavisi de yoktur. İltihaplanma veya koku olursa saç temizliğine dikkat etmek gerekir. Eğer kıvrıntılar alına uzanmış ve/veya gözle görünecek kadar belirgin hale gelmiş ise estetik ve psikolojik sorunlar yaratabilir. Bu durumda biz plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahlar görüntüyü düzeltecek ameliyatlar yapmaktayız. Bu ameliyatlar görüntünün yeri ve şekline göre değişir. Ancak hastalığın ilerleme döneminde ameliyat yapılacak olursa yeni bölgelerde hastalık tekrar ortaya çıkabilir. Yani ameliyatlar koruyucu veya tedavi edici değil yalnızca görüntüyü düzelticidir. Bu nedenle hastalığın ilerlemesi durduktan sonra ameliyat yapılmasında yarar vardır. Ancak hastalığın çok yavaş ilerlediği durumlarda ne zaman durduğunu saptamak zor olabilir.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Abdominoplasti Nasıl Yapılıyor

Karın Germe Ameliyatı Nasıl Yapılıyor

Vücut güzelliğini sağlamanın en etkin yöntemlerinden biri olan karın germe ameliyatı tıp dilinde abdominoplasti olarak adlandırılır.

Abdominoplasti hangi durumda yapılır

Düzgün bir karın görüntüsü vücut güzelliğinin olmazsa olmazlarından biridir. Ancak bu görüntüyü bozan çeşitli durumlar mevcuttur. Bunların başlıcalarını söyle özetleyebiliriz:

  • Doğum(lar) Gebelikte karın derisinin ciddi ölçüde gerilmesi deri altında yırtıklara neden olur. Bu yırtıkların iyileşmesi deri altında kalıcı yara izlerine yol açar. Ayni şekilde genişleyen karın derisi doğum sonrasında eski gerginliğine ulaşamayabilir ve altta bir sarkıklığa neden olabilir. Özellikle çoğul doğumlarda aşırı genişlemeye bağlı olarak karın ön duvarını oluşturan adeleler yırtılarak birbirinden ayrılabilir. Bu durum da karın duvarında deri gevşekliği olmasa bile dışarı doğru bombeli bir görünüme yol açabilir.
  • Aşırı kilo değişiklikleri Obezite veya fazla kilolu olmak da yağların ağırlığına bağlı olarak karın derisinde çatlaklar ve sarkmaya yol açar. Bunun üzerine kilo verme eklendiğinde karındaki sarkıklık daha da belirgin hale gelir.
  • Yaşlılık Zamanla derinin esneklik ve gerginliği azalır. Bunun üzerine hafif de olsa kilo fazlalığı veya zayıflama eklenirse karın derisindeki sarkma çok daha belirginleşir.

Karın germe hangi bozuklukları düzeltir

Karın görüntüsünde değişiklik yapan nedenleri yukarıda sıralamıştık. Karında estetik görüntüyü bozan faktörler ise:

  • Deri çatlakları (stria) Gerginliğe bağlı deri altı yırtılması ve deri altında yara izi kalması
  • Deri sarkıklığı Gevşemiş derinin karın altı tarafında katlanması ve kendi üzerine katlanması. Bu durum görüntü bozukluğu dışında katlanma bölgesinde kötü koku pişik kaşıntı ve ağrı gibi rahatsızlıklara yol açar.
  • Bombelik Kişi zayıf bile olsa karın bombe durduğundan “göbekli” görüntüsü ile dolaşır. Bunun nedeni karın ön duvarı kaslarında oluşan bir nevi fıtıktır.
  • Göbek deliğinin aşağıya kayması Göbek deliği normalde kalça kemiği üst kenarının daha yukarısında olmalıdır. Karın derisindeki gevşeme göbeği de aşağı çeker ve bu durum da estetik görüntü açısından bir dezavantajdır.

Abdominoplasti ameliyatının ana hatları

Günümüzde ciddi ölçüde hasara uğramış karın derisinin herhangi bir cerrahi işlem yapmadan eski haline döndürülmesinin imkanı yoktur. Ancak bozukluk incelendiğinde deri hasarının önemli bir kısmının göbek civarı ve altında olduğu görülür. Sarkıklık ve çatlaklar göbek üstü bölgesinde çok daha azdır. Göbek altı deri bol ve gevşektir. Tamamı çıkarılsa bile ortaya çıkan eksiklik yukarıdaki deri aşağı çekilerek kapatılabilir. Karın duvarındaki gevşeklik ise ancak deri altında çalışarak düzeltilebilir. Herkesin anlayabileceği gibi bir fazlalığı ortadan kaldırmak için genellikle onu kesip çıkartmak gerekir. Karın derisinde de fazlalığı almak için bir kesi yapmak zorundayız. Ancak bu kesiyi en kolak saklanacak yer olan kasık bölgesinde yapmak mümkündür. Karın kaslarındaki fıtık ve gevşekliği onarmak için ise bu kasları görünür kale getirmeliyiz. Bunu da karın duvarı altında yapacağımız bir tünelin içinden gerçekleştirebiliriz. Bu tünelin uzunluğunun karın üst kenarına diğer bir deyişle göğüs tahtası kemiğinin alt kenarına kadar uzanması gerekir çünkü karın kasları buraya kadar ilerler. Tüneli açarken karşılaşılan bir engel göbek deliğidir. Burada derinin etrafı çepeçevre kesilerek göbeğin karın duvarına yapışık kalması sağlanır. Fazla deri çıkarıldıktan sonra geride kalan düzgün deride uygun yere yeni bir göbek deliği açılıp karın duvarında duran göbek bu delikten dışarı uzatılıp karın derisine dikilir. İşlem tamamlandığında kasık üzerindeki dikiş izinin uzunluğu kişiden kişiye değişir. Sarkıklık ne kadar fazla ise kalacak izin kenarlara ve arkaya doğru uzanması o kadar fazla olur. Ancak külot veya bikini altı modeline göre bu iz içeride kalacak şekilde ayarlanabilir.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Üstadlar Kongresi

6 Nisan 2019 Cumartesi günü İstanbul’da ilginç bir kongre gerçekleşti. Adı “Üstadlar Kongresi” idi. Kongre Estetik Plastik Cerrahi Derneği (EPCD) tarafından düzenlendi. İlk kez yapılan bu kongreye Türkiye’de “Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi” anabilim dalının kuruluşu, tanıtımı ve gelişiminde katkıda bulunan en kıdemli hekimler davet edildi. Diğer bir deyişle bugünkü estetik cerrahinin ataları diyebileceğimiz bu hocalar yaptıkları konuşmalarda çalıştıkları kurumlarda başlangıçta karşılaştıkları güçlükleri, kısıtlı olanaklara rağmen gösterdikleri gayretleri ve daha önce kimsenin adını bile anlamadığı bir cerrahi anabilim dalını nasıl saygın bir hale getirdiklerini anlattılar.

En Kıdemli Üstadlar

En kıdemlisi 90 yaşında olan üstadlar günümüzde “hocaların hocası” olarak anılmaktadırlar. Çünkü yetiştirdikleri asistanlarının yetiştirdiği plastik cerrahlar şu anda Türkiye ve yurt dışında bu anabilim dalının başarılı lokomotifleri olarak görev yapmakta ve yeni plastik cerrahlar yetiştirmektedirler.

Prof. Dr. Cemal Şenyuva (Estetik Plastik Cerrahi Derneği Başkanı)

Açılış konuşmasını Estetik Plastik Cerrahi Derneği’nin genç başkanı Prof. Dr. Cemal Şenyuvanın yaptığı ilk oturumda ilk söz Prof. Dr. Güler Gürsu’ya verildi.

Prof. Dr. Güler Gürsu

Eğitimini ABD de tamamladıktan sonra 1967 yılında Hacettepe Tıp Fakültesi’ne gelen Prof. Güler Gürsu burada bağımsız bir Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi kliniği kurmuş ve bugüne kadar yetiştirdiği uzmanlar ile Türkiye ve uluslararası alanda büyük hizmetler vermiştir. Ben (Prof. Dr. Ege Özgentaş) de Güler Hoca’nın ilk asistanları arasında olmaktan ve onun eğitimini almış olmaktan büyük gurur duyuyorum.

Prof. Dr. Ali Nihat Ülgen

Daha sonra söz alan Prof. Dr. Ali Nihat Ülgen İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde Plastik Cerrahi anabilim dalının kuruluş ve ilerlemesindeki önemli başlıklardan bahsetti.

Op. Dr. Atilla Oymak

Op. Dr. Atilla Oymak eğitimini Fransa’da tamamladıktan sonra İstanbul Pastör Hastanesinde serbest hekim olarak çalışmaya başladığını ancak zamanla yanında toplanan ekibin nasıl Türkiye’nin ilk mikrocerrahi topluluğunu oluşturduğunu anlattı.

Prof. Dr. Bedrettin Görgün

Son sözü alan Prof. Dr. Bedrettin Görgün İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi anabilim dalı kuruluş sürecini anlattı.

Prof. Dr. Namık Baran’ın Oğlu ve Torunu

Birinci bölüm sonrasında konuşmacılara plaketler verilirken rahatsızlığı nedeni ile katılamayan Prof. Dr. Namık Baran da anıldı ve plaketi oğlu ile torununa verildi.

Prof. Dr. İbrahim Yıldırım

İkinci oturumda ilk konuşmayı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden emekli Prof. Dr. İbrahim Yıldırım yaptı. Eğitimini İngiltere’de tamamladıktan sonra çalıştığı tek kuruluş olan Cerrahpaşa’daki anılarını ve katkılarını tazeledi.

Prof. Dr. Onur Erol

Sonraki konuşmacı Prof. Dr. Onur Erol asistanlık yaptığı, Hacettepe Tıp Fakültesi, daha sonra bulunduğu Baylor College of Medisine Houston Texas ve halen devam ettiği serbest hekimlikteki deneyimlerinden bahsetti. Hacettepe Tıp Fakültesinde benim de hocalığımı yapmış olan Prof. Erol ödül alan çeşitli araştırmaları ve mesleğimize olan geniş katkıları ile uluslararası alanda da çok iyi tanınmaktadır ve halen aktif olarak çalışmaktadır.

Prof. Dr. Fethi Orak

Daha sonra söz alan Prof. Dr. Fethi Orak Güney Afrika’da başladığı Plastik Cerrahi eğitimine İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde devam ettiğini ve bu kurumdan emekli olduğunu belirterek özellikle meme cerrahisi üzerindeki deneyimlerini paylaştı.

Prof. Dr. Ayhan Numanoğlu

Bu oturumun son konuşmacısı Prof. Dr. Ayhan Numanoğlu Plastik Cerrahi Eğitimini Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisinde tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Kliniğini nasıl kurduğunu ve buradan emekli olana kadar yaptığı çalışmaları anlattı.

Prof. Dr. Erdem Yormuk

Üçüncü oturum Prof. Dr. Erdem Yormuk’un konuşması ile başladı. Prof. Yormuk eğitim gördüğü Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve İsveç’teki çalışmalarını anlattı ve daha sonra emekli olana kadar çalıştığı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde kurduğu Plastik Cerrahi Kliniğinin faaliyetlerinden bahsetti.

Prof. Dr. Lütfü Baş

Sonraki konuşmacı Prof. Dr. Lütfü Baş eğitimini Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisinden sonra İstanbul Şişli Etfal Eğitim Hastanesinde Plastik Cerrahi Servisi Şefi ve daha sonra hastane başhekimi olarak sürdürdüğü çalışmalarını paylaştı.

Op. Dr. Oya Bayrı

Üçüncü konuşmacı Op. Dr. Oya Bayrı hem plastik cerrah hem de mikrocerrahi uzmanı olarak İstanbul Fransız Pastör Hastanesinde yaptığı kopmuş ve el ve kol parçalarının yerine dikilmesi (replantasyon) ameliyatlarını paylaştı. Henüz üniversite hastanelerinde bu tedavilerin nadiren yapılabildiği yıllarda gösterdiği başarılı çalışmalar takdir ile izlendi.

Prof. Dr. Muzaffer Altındaş

Son konuşmacı Prof. Dr. Muzaffer Altındaş hem eğitim aldığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde hem de serbest muayenehane yaşamında özellikle diyabet hastalarının ayaklarında çıkan iyileşmeyen yaraların tedavisi ile ilgili deneyimlerini paylaştı.

Dördüncü oturumda tekrar söz alan Prof. Dr. Ali Nihat Ülgen Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde Plastik Cerrahi Anabilim Dalı kuruluşu sırasındaki gelişmeleri paylaştı.

Prof. Dr. Ali Barutçu

İkinci konuşmacı Prof. Dr. Ali Barutçu Hacettepe Tıp Fakültesindeki eğitimini tamamladıktan sonra Sivas Üniversitesi Tıp Fakültesinde kurduğu Plastik Cerrahi Anabilim Dalı ve daha sonra İzmir 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinde kurduğu Plastik Cerrahi Anabilim Dalındaki deneyimlerini paylaştı.

Prof. Dr. Ege Özgentaş

Son konuşmacı Prof. Dr. Ege Özgentaş (ben) Hacettepe Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalından mezun olduktan sonra Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Yanık Merkezi ve Ankara Dışkapı SSK hastanesi Plastik Cerrahi Servisindeki çalışmalarını anlattı. İstanbul Okmeydanı SSK hastanesinde Plastik Cerrahi Birimi açmasını, İstanbul Şişli Etfal Hastanesinde Plastik Cerrahi Şef Muavini olarak çalışmasını ve daha sonra Amerika Houston Texas Metodist hastanesi ve Baylor College of Medicine daki çalışmalarını anlattı. Antalya da Akdeniz üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi servisini nasıl kurduğunu ve daha sonraki emeklilik hayatındaki deneyimlerini anlattı.

Prof. Dr. Abdullah Keçik

Son oturumadaki ilk konuşmacı Prof. Dr. Abdullah Keçik idi. Eğitim aldığı Hacettepe Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi bölümünden sonra Fransa’daki el cerrahisi eğitiminden bahsetti. Kendisinin de Anabilim Dalı Başkanlığı yaptığı ve emekli olana kadar hizmet verdği Hacettepe Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi anabilim dalındaki çalışmalarından bahsetti.

Doç. Dr. Harun Özkan

İkinci konuşmacı Doçent Dr. Harun Özkan Gülhane Askeri Tıp Akademisi Plastik Cerrahi Servisinde ihtisasını tamamladıktan sonra Kıbrıs Barış Harekatında yaptığı hizmetlerden ve bir süre eğitim gördüğü Japonya anılarından söz etti.

Prof. Dr. Metin Erer

Üçüncü konuşmacı Prof. Dr. Metin Erer eğitim gördüğü İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Kliniğinde kurduğu “El Cerrahisi” bölümünün faaliyetlerini anlattı.

Prof. Dr. Cemal Aytemiz

Son konuşmacı Prof. Dr. Cemal Aytemiz ise eğitimini tamamladığı Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisinde Anabilim Dalı Başkanı olarak gerçekleştirdiği çalışmalardan ve emeklilik sonrası sosyal ve kültürel faaliyetlerinden bahsetti.

Üstat plastik cerrahların deneyimlerini anlattıkları bu ilk kongrenin başarısı uzun süre konuşulacak gibi görünüyor.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


ONEP Tıp Merkezi’nin Acı Kaybı

Türkiye’nin plastik ve estetik cerrahi alanında ayaktan hizmet veren ilk  dal merkezi olan ONEP Estetik Kliniği Prof. Dr. Onur Erol, Uzm. Dr. Sevinç Erol ve arkadaşları tarafından kurulmuştu. Daha sonra “Özel Onep Tıp Merkezi” adı altında çalışmalarını sürdüren kuruluşun başhekimi olan sayın Dr. Sevinç Erol 13 Temmuz 2018 Cuma günü İstanbul’da toprağa verildi.

Uzm. Dr. Sevinç Erol Kimdir?

Dünyaca ünlü Estetik Plastik Cerrahi Profesörü Onur Erol’un eşi olan Dr. Sevinç Erol Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları (Pediatri) uzmanı idi. 1985 yılından beri İstanbul’da eşi ile bilikte çalıştıkları kliniğin başhekimliğini sürdürmekte idi. Plastik Rekontrüktif ve Estetik Cerrahi dudak-damak yarıkları başta olmak üzere çocuklarda doğuştan görünen bozuklukların ve sonradan olan deformitelerin düzeltilmesinden sorumlu olduğu için çocuk hastaları da tedavi eden bir branştır. Dr. Sevinç Erol bu çocukların ameliyat öncesi hazırlıkları ve ameliyat sonrası bakımlarında önemli rol oynamakta idi.

ONEP kliniğinin başarılı olmasında Dr. Sevinç Erol’un titiz yönetim anlayışı, çalışanlar ile olan sıcak ve destekleyici ilişkileri ve hastalarla kurduğu mükemmel iletişim çok önemli bir rol oynamıştır.

Akıcı İngilizcesi ve zerafeti ile katıldığı tüm uluslar arası kongrelerde Türkiye ve Türk Kadını imajının üst düzeylere taşınmasına önemli katkı sağlamıştır.

Çok iyi bir eş, mükemmel bir anne, torunları için bulunmaz bir rol modeli olan Dr. Sevinç Erol klinik çalışanları için hem patron, hem abla, hem de güvenilir bir arkadaş idi.

İki buçuk yıl önce yakalandığı pankreas kanseri ile son nefesine kadar mücadele etti ama maalesef yenik düştü.

Yerinin doldurulamayacağını biliyoruz.

Işıklar içinde uyu sevgili Sevinç Abla

 


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Kongrede Broadway ve Bale Gösterisi

Bilimsel kongreleri takip etmek zordur. Teknik ayrıntıların ve istatistiklerin paylaşıldığı sıkıcı ve yorucu seanslar birbirini izler. İşte bu yorgunluğu gidermek ve kongreye renk katmak için sosyal programlar düzenlenir. Amerikan Estetik Cerrahi Kongresi’nde New York’a yakışır biçinde Broadway ve New York Balesi gösterileri yapıldı.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Amerikan Estetik Cerrahi Kongresi New York’ta yapıldı.

Amerikan Estetik Cerrahi Birliği kongrelerini hiç kaçırmam. Bu yıl New York Javids Kongre Merkezinde yapıldı. Salon her bakımdan muhteşem. Ayni anda çok sayıda ve farklı kongrelerin yapılmasına müsait.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz:


Estetikte Sanatın Önemi

Güzellik görecelidir. Ama sanat her zaman ve herkes için güzelliği temsil eder çünkü güzelliği estetiğe dönüştürür.


Sosyal medyadaki paylaşımlarımızı izlemek için aşağıdaki logolardan uygun gördüklerinize tıklayabilirsiniz: